Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı eylül 2025 enflasyon verileri, hem piyasalar hem de hanehalkı açısından kritik bir dönüm noktasına işaret ediyor. Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) aylık bazda yüzde 3,23, yıllık bazda ise yüzde 33,29 artış gösterdi. Bu rakamlar, aylık enflasyonda son sekiz ayın zirvesini ifade ederken yıllık enflasyonda ise 16 ay sonra ilk kez yükseliş yaşandığını ortaya koydu. Özellikle yaz aylarındaki görece düşük artışların ardından gelen bu tablo, enflasyon dinamiklerinde yeniden yukarı yönlü bir hareketin başladığını gösteriyor.
Ekonomistlerin AA Finans anketinde eylül ayı için beklentisi aylık yüzde 2,47 idi. Açıklanan yüzde 3,23’lük oran, piyasa tahminlerinin belirgin şekilde üzerinde kaldı. Bu da, enflasyonla mücadelede öngörülebilirliğin zorlaştığını ve fiyat baskılarının beklenenden daha güçlü seyrettiğini ortaya koyuyor. İstanbul Ticaret Odası (İTO) verilerinin yüzde 3,19 ile TÜİK’e yakın çıkması dikkat çekerken, ENAG’ın hesaplamaları ise yüzde 3,79 aylık, yüzde 63,23 yıllık artışı işaret etti. Bu farklılık, ölçüm yöntemleri ve enflasyon algısı üzerindeki tartışmaları yeniden gündeme taşıyacak gibi görünüyor.
Ana harcama grupları detayına bakıldığında, yıllık bazda en sert artışın yüzde 66,1 ile eğitim harcamalarında gerçekleştiği görülüyor. Bu durum, yeni eğitim-öğretim yılının başladığı dönemde aile bütçeleri üzerindeki baskıyı çarpıcı biçimde ortaya koyuyor. En düşük artış ise yüzde 9,8 ile giyim ve ayakkabı grubunda yaşandı. Bununla birlikte, hanehalkı harcamalarında en yüksek ağırlığa sahip kalemler olan gıda, ulaştırma ve konut harcamaları yine belirleyici rol oynadı. Gıdada yıllık artış yüzde 36,06 olurken, konutta yüzde 51,36, ulaştırmada ise yüzde 25,30’luk artış kaydedildi. Bu üç grubun enflasyona katkısı toplamda yüzde 20’ye yaklaşarak genel fiyat seviyelerindeki yukarı yönlü baskının ana kaynağını oluşturdu.
Aylık gelişmeler de dikkat çekici. Gıda fiyatlarında yüzde 4,62, ulaştırmada yüzde 2,81, konutta ise yüzde 2,56 artış yaşandı. Özellikle gıda tarafındaki yükseliş, hem mevsimsel etkiler hem de döviz kurlarındaki hareketliliğin yansımalarıyla birlikte tüketicinin günlük yaşamına doğrudan etki ediyor. Üstelik 143 temel başlıktan 113’ünde fiyatların artış göstermesi, enflasyonun tabana yayıldığını ve geniş bir alana sirayet ettiğini ortaya koyuyor.
Burada bir diğer önemli nokta da çekirdek enflasyon göstergeleri. İşlenmemiş gıda, enerji, alkollü içkiler, tütün ve altın hariç hesaplanan göstergede de aylık yüzde 3,34, yıllık ise yüzde 32,86 artış gerçekleşti. Bu tablo, geçici unsurlardan bağımsız olarak enflasyonun yapışkan hale geldiğini ve kalıcı fiyat baskılarının sürdüğünü kanıtlıyor.
Bu noktada akıllara gelen kritik soru, önümüzdeki dönemde enflasyonun seyrinin nasıl olacağı. Küresel emtia fiyatları, enerji maliyetleri, kur hareketleri ve içerideki talep koşulları, enflasyonun yönünü belirleyecek ana faktörler olacak. Yıllık enflasyonun 16 ay sonra yeniden artış göstermesi, önümüzdeki kış aylarında fiyat istikrarı konusunda zorlu bir dönemin kapıda olduğuna işaret ediyor.
Sonuç olarak eylül verileri, enflasyonla mücadelenin henüz istenilen düzeyde kontrol altına alınamadığını ve tüketici açısından hayat pahalılığının derinleşerek sürdüğünü gösteriyor. Aylık bazda sekiz ayın zirvesi, yıllık bazda ise yeniden yükseliş trendi, ekonomi yönetimi açısından güçlü politika adımlarının zorunlu olduğunu ortaya koyuyor. Özellikle gıda ve barınma gibi temel ihtiyaçlarda fiyat baskısı devam ettikçe, enflasyonun toplumun geniş kesimleri üzerinde yarattığı yük daha da ağırlaşacak gibi görünüyor.









