Enflasyon Ekonominin Sessiz Katilidir: Peki Azmettiricileri Kimlerdir?

Enflasyon, bir ülkenin cebini boşaltan, emeği hiçe sayan ve geleceği kemiren sessiz bir katildir. Tetikçidir ama azmettiricileri hep gözden kaçar. Sorumlu olarak çoğu zaman “piyasa” gösterilir, “küresel şartlar” suçlanır, bazen de kader denilip geçiştirilir. Oysa bu katilin sahneye çıkmasına izin veren, hatta davetiye yollayan birçok kişi, kurum ve zihniyet vardır.

Siyasetçiler: Kolay Çözümün Peşindeki Popülizm

Her seçim döneminde, kamu kaynaklarını hesapsızca harcamayı “halkçılık”, bütçe disiplinini boş vermeyi “refah artırma” olarak pazarlayan siyasetçiler… Enflasyonun en büyük azmettiricilerinin başında geliyorlar. Vergilerle toplanandan fazla harcayan, bütçeyi şişiren, seçimi kazanmak uğruna geleceği ipotek eden her siyasetçi, enflasyonun tuğlalarını üst üste dizen başmimardır.

Merkez Bankaları ve Bürokratlar: Cesaretsizliğin Maliyeti

Para politikasında bağımsız hareket edemeyen, risk almak istemeyen, “aman koltuğum sarsılmasın” diye ekonomik gerçeklerden uzak kararlar alan bürokratlar, enflasyonun teknik tarafındaki azmettiricilerdir. Faizi olması gerektiği gibi artırmak yerine, gözünü kapatıp sorunların büyümesini bekleyen her teknokrat, enflasyon canavarının beslenmesine katkı sağlar.

İş Dünyası: Fırsatçılık ve Etiket Oyunları

Enflasyon ortamını daha enflasyonist hale getirenlerin başında fırsatçı şirketler gelir. Maliyet artmadan etiket yükseltmek, döviz kuru düşerken bile fiyatları indirmemek, “nasılsa enflasyon var” bahanesiyle keyfi zam yapmak, bu sürecin ticari ayağını oluşturur. Enflasyon sadece devletin politikasıyla değil, etik değerlerden uzaklaşan piyasa davranışlarıyla da tırmanır.

Çalışanlar ve Tüketiciler: Korkunun ve Sabırsızlığın Rolü

Enflasyonun azmettiricileri arasında, kendi alım gücünü korumak için ihtiyacından fazla mal, döviz ya da arsa satın alan bireyler de vardır. “Param erimeden harcayayım” telaşı, talebi yapay olarak şişirir, fiyatları yukarı iter. Sabırsızlık, paniğe dönüşür ve bu psikoloji enflasyonu daha da hızlandırır. Enflasyonu yalnızca “başkalarının hatası” gibi görmek, hepimizin ortak paylaştığı sorumsuzluğun üzerini örter.

Medya ve Yorumcular: Algının Peşinden Koşanlar

Ekonomiyi gerçek verilerle değil, sansasyonel başlıklarla sunan medya; enflasyonun azmettirici değilse bile, gönüllü propagandacısıdır. “Fiyatlar daha da artacak” manşetleriyle paniği büyütmek, güveni sarsmak, piyasadaki enflasyon beklentisini körüklemek, medyanın da bu cinayetteki parmak izidir.

Sonuç: Enflasyonun Ortağı Çok, Mağduru Herkes

Enflasyon bir sonuçtur. Ama bu sonuca giden yolun taşlarını sadece hükümetler, bankalar ya da büyük şirketler döşemez. Hatalı para politikaları, açgözlü piyasa davranışları, kısa vadeli kazanç uğruna geleceği satmaya hazır bireyler, manipülatif medya — hepsi bu suçun ortağıdır.

Enflasyon, ekonominin sessiz katiliyse, bu cinayetin azmettiricileri hepimizin içinden çıkar: Kolay zenginleşme hayali kuran bireyler, koltuğunu kaybetmekten korkan yöneticiler, seçim kazanmak için hesap kitap bilmez vaatlerde bulunan siyasetçiler ve kazancı ahlaktan üstün gören tüccarlar.

Özetle: Enflasyon yalnızca bir sayı değildir, toplumsal bir zaafın, sorumsuzluğun ve etik erozyonun faturasının adıdır. Ve bu faturayı daima en savunmasız olanlar, sabit gelirli insanlar öder.