Endekste Performans Ayrışması Derinleşiyor: Kazandıranlar, Kaybettirenler ve Alınacak Dersler

Borsa İstanbul’da yılbaşından bu yana dikkat çekici bir tablo oluştu. BIST 100 endeksi %7 oranında değer kaybederken, endeks içindeki hisseler arasındaki performans farkı adeta uçurum hâlini aldı. Bu durum yalnızca bir istatistikten ibaret değil; yatırımcı psikolojisini doğrudan etkileyen, portföylerde ciddi sapmalara yol açan önemli bir olgu.

Endeks genelinde zayıf bir tablo varken yalnızca 40 hissenin endeksin üzerinde performans sergileyebilmiş olması, yatırımcıların neden “benim portföyüm düşerken borsa nasıl yükseliyor?” sorusunu sıkça sormasına da kapı aralıyor. Bunun temel nedeni endeksin puan katkısı bazında hesaplanıyor olması. Yani endeksteki ağırlığı yüksek birkaç hissenin güçlü performansı, geniş tabana yayılmayan bir yükseliş yaratıyor. Bu da pek çok yatırımcının hisseleri düşerken endeksin görece sağlam durduğu illüzyonunu doğuruyor.

Bu yıl BIST 100’de en fazla puan katkısı sağlayan 5 hisse, toplamda 411 puanlık destek vererek endeksi %5 yukarı taşıdı. Bu tablo, geri kalan geniş hisse grubunun performansının aslında ne kadar zayıf olduğunu da gözler önüne seriyor. Örneğin endeksin en büyük ağırlığına sahip banka endeksi XBANK %9 düşüşle sürükleyici bir rol üstlenirken, bu düşüşe rağmen endeksi yenen hisse sayısı oldukça düşük kaldı.

Kazandıran hisselere baktığımızda ortak bazı özellikler öne çıkıyor. İlk çeyrekte operasyonel kârlılığını büyütebilen şirketler, yüksek faiz ortamına rağmen defansif gelir modelleriyle korunaklı kalanlar ve analistlerin ve aracı kurumların önerilerinin yoğunlaştırdığı hisseler, bu dönemde öne çıkmayı başardı.

Aselsan (ASELS) belki de bu dönemin en çarpıcı örneği oldu. Artan jeopolitik riskler, savunma harcamalarındaki küresel yükseliş eğilimi ve şirketin hem cirosunu hem de sipariş büyüklüğünü artırması sayesinde ASELS tek başına BIST 100’e 284,5 puan katkıda bulundu. Bu katkı, endeksin %3 civarında yukarı gitmesine imkân sağladı.

Gayrimenkul kanadında ise Emlak Konut GYO (EKGYO), güçlü konut satışları ve toparlanmaya başlayan konut fiyat endeksiyle yatırımcıların radarında kalmaya devam etti. 62 milyar TL’lik arsa portföyü ve 200 milyar TL’yi aşan stok kalemi, faizlerdeki olası düşüşlerde değer artışı beklentisini canlı tutuyor.

Enka İnşaat (ENKAI) ise güçlü iş bağlantıları ve devasa nakit portföyüyle öne çıktı. Rusya-Ukrayna gerilimi ve Enka’nın uluslararası tahvil pozisyonlarının, küresel faiz indirim döngüsünde değer kazanacağı beklentisi, yatırımcıların ENKAI’ye ilgisini canlı tuttu. Şirketin kasasında 118,5 milyar TL bulunuyor ki bunun büyük kısmı uluslararası tahvillere bağlı.

Türk Telekom (TTKOM), yüksek faiz ortamının defansif oyunculara yaradığı bir süreçte, güçlü reel ARPU (aboneden elde edilen ortalama gelir) büyümeleri sayesinde ayakta kalmayı başardı.

Belki de listenin en sürpriz oyuncusu Pasifik Eurasia Lojistik (PASEU) oldu. Trump dönemi gümrük tarifelerinin etkisiyle küresel lojistik koridorlarının yeniden şekillenmesi ve Türkiye’nin Çin ile Avrupa arasında artan jeopolitik önemi, PASEU’nun iş hacmini büyütmesine katkı sağladı. Bu hisse yılbaşından bu yana BIST 100’ün en fazla kazandıranı konumuna geldi.

Bu tablo aslında yatırımcılara temel bir gerçeği yeniden hatırlatıyor: Endeks, bütün hisse senetlerinin sağlıklı ve eşit biçimde yükseldiği bir ortamı temsil etmiyor. Ağırlıklar nedeniyle birkaç güçlü hisse endeksi sürükleyebilirken, geniş tabanda hâlâ zayıf bir görünüm olabiliyor. Bununla birlikte iyi bilanço açıklayan, güçlü nakit akışına sahip, stratejik sektörlerde faaliyet gösteren veya küresel temalara duyarlı şirketler, piyasa genelinden pozitif ayrışabiliyor.

Bu nedenle yatırımcıların sadece endekse bakarak portföy sağlıklarını değerlendirmeleri yanıltıcı olabilir. Daha rafine bir bakış açısıyla, sektörel dinamikleri, şirket bazlı hikâyeleri ve global makro trendleri izlemek, getirilerin istikrarlı olması açısından kritik önem taşıyor.

Özetle BIST 100’de yaşanan bu ayrışma, endeks içindeki performans sapmalarının ne kadar büyük boyutlara ulaşabileceğini gösteren önemli bir örnek olarak kayıtlara geçti. Bu tablo aynı zamanda gelecekte de seçici olmanın, hikâyesi güçlü ve bilançosu sağlam hisselere odaklanmanın ne kadar değerli olduğunu bir kez daha ispatladı.