Geride bıraktığımız haftada emtia piyasaları, küresel ekonominin nabzını tutan çok yönlü gelişmelerin etkisi altında dalgalı bir seyir izledi. ABD Merkez Bankası (Fed) Başkanı Jerome Powell’ın açıklamaları, makroekonomik veriler ve özellikle Orta Doğu’daki jeopolitik tansiyon, yatırımcıların yön tayin etmesini zorlaştırdı. Fed’in faiz oranlarını sabit tutma kararı, ilk bakışta piyasalarda bir rahatlama yaratmış gibi görünse de, enflasyon beklentilerinin yukarı yönlü revize edilmesi, faiz indirimi umutlarını zayıflattı. Powell’ın, ticaret tarifelerinin enflasyonu yukarı çekebileceği yönündeki açıklamaları ise piyasada yeni bir endişe başlığı açtı.
Bu karmaşık makroekonomik arka planda, değerli metaller cephesinde ayrışan bir tablo ortaya çıktı. Altın, yatırımcıların güvenli liman talebini geçici olarak azaltmalarıyla değer kaybederken, platin güçlü bir performans sergileyerek dikkatleri üzerine çekti. Eylül 2014’ten bu yana en yüksek seviyesini test eden platin, haftalık bazda yüzde 43’ün üzerinde bir getiri sağlayarak yatırımcıların ilgisini topladı. Bu artış, sadece kısa vadeli spekülatif hareketlerin değil, aynı zamanda arz-talep dengesindeki yapısal değişimlerin de bir göstergesi olabilir.
Baz metaller tarafında ise daha temkinli bir görünüm hakimdi. Fed’in büyüme beklentilerini düşürmesi, küresel çapta risk iştahının azalmasına yol açtı. Bu durum, sanayi üretimiyle doğrudan ilişkili olan bakır, nikel ve alüminyum gibi metallerde fiyatların karışık seyretmesine neden oldu. Çin’in ekonomik toparlanmasına yönelik belirsizlikler de bu segmentteki fiyatlamaları olumsuz etkileyen faktörlerden biri olarak öne çıktı.
Enerji emtialarında ise petrol fiyatları yeniden yukarı yönlü bir ivme kazandı. ABD Enerji Enformasyon İdaresi’nin açıkladığı verilere göre, ülkedeki ham petrol stoklarının beklentilerin üzerinde düşmesi, arz tarafında bir daralma algısı yarattı. Buna ek olarak, Orta Doğu’da özellikle İran-İsrail hattındaki gerilim, piyasada risk primi yarattı. Ancak bu artış, ABD’nin temkinli diplomatik duruşu sayesinde sınırlı kaldı. Haftayı Brent petrol yüzde 3 yükselişle kapatarak, küresel jeopolitik gelişmelerin enerji fiyatları üzerindeki doğrudan etkisini bir kez daha gösterdi.
Tarım emtiaları da haftayı yoğun bir veri ve haber akışı altında geçirdi. Karadeniz bölgesinde artan kuraklık riskine yönelik uyarılar ve Avrupa’daki rekolte düşüşü beklentileri, buğday fiyatlarını yukarı çekti. Tahıl piyasasında arz endişeleri yeniden gündeme gelirken, iklim koşullarının tarımsal üretim üzerindeki etkisi net şekilde hissedildi. Öte yandan, şeker fiyatlarında tam tersi bir yönelim görüldü. Küresel üretim artışı beklentileri ve Brezilya’da sezonun güçlü başlaması, şekerin nisan 2021’den bu yana en düşük seviyesine gerilemesine neden oldu. Bu durum, tarım emtialarındaki fiyat hareketlerinin arz-talep dengesine ne denli duyarlı olduğunu bir kez daha ortaya koydu.
Genel tabloya bakıldığında, emtia piyasalarının küresel ekonomi ve siyasetle olan güçlü bağları bir kez daha kendini gösterdi. Fed politikaları, bölgesel çatışmalar ve iklimsel riskler gibi çoklu değişkenlerin etkisiyle yön bulan bu piyasalar, yatırımcıların temkinli ancak fırsat kollayan bir stratejiyle hareket ettiğini ortaya koyuyor. Önümüzdeki haftalarda hem merkez bankalarının yönlendirmeleri hem de jeopolitik gelişmelerin emtia fiyatları üzerindeki etkisinin sürmesi bekleniyor. Bu da emtia piyasalarının kısa vadede sakin bir liman olmaktan uzak, yüksek dalgalanmalı bir yapıda kalmaya devam edeceğini işaret ediyor.









