Ekonomi Yazarları Ne Yazarlar, Neden Yazarlar? İroni ve Gerçeklik Arasında Bir Köprü

Ekonomi yazarları, modern dünyanın en paradoksal mesleklerinden birini icra eder. Bir yandan “bilim” kisvesi altında kesinlik vaat eden modelleri, diğer yandan insan faktörünün kaotik doğasını anlatırlar. Peki, bu yazarlar neyi, neden yazar? Cevap, ekonomik sistemler kadar karmaşık ve ironiyle dolu.

Ne Yazarlar?

  1. Karmaşayı Basitleştirme Çabası:
    Ekonomi yazarları, merkez bankalarının faiz kararlarından enflasyon teorilerine kadar soyut kavramları “tüketici diline” çevirir. Ancak ironi şurada: Ekonomi, insan davranışına bağlı olduğu için asla tam anlamıyla basitleştirilemez. Yazar, “faiz artarsa döviz düşer” der; ama ertesi gün piyasa tam tersini yapabilir.
  2. Politika Eleştirisi ve İktidarın Dili Olma İkilemi:
    Hükümetlerin bütçe açıklamalarını yorumlarken, bir yandan hesap verilebilirlik talep ederler, diğer yandan iktidarın “resmi ekonomistleri” olma tehlikesiyle karşı karşıyadırlar. Kimi zaman aynı gazetede, aynı verileri kullanan iki yazarın tam zıt sonuçlara vardığına şahit olursunuz. İşte ekonomi yazarlığının en büyük ironisi: “Nesnel olmak” iddiasıyla yola çıkıp, “öznel” kalabilme mücadelesi.
  3. Kehanet mi, Tahmin mi?
    Ekonomi yazarları, geleceği okuma iddiasındaki modern falcılara benzer. “Dolar 30 TL olacak” öngörüsü, birkaç ay sonra gerçekleşirse yazar “kahin” ilan edilir; tutmazsa “veriler değişti” denir. Oysa ekonomi, kehanet değil, olasılık bilimidir. Bu çelişki, yazarları sürekli bir özeleştiri sarmalına iter.

Neden Yazarlar?

  1. İktidara Meydan Okuma ya da Onaylama Arzusu:
    Ekonomi yazarlığı, bir tür “soft power” aracıdır. Kimi yazar, iktidarın politikalarını meşrulaştırmak için yazar; kimi ise sistemi kökten eleştirir. Ancak her iki taraf da aynı ironiye yenik düşer: Yazdıkları, çoğunlukla kendi ekonomik konumlarını pekiştiren bir araç haline gelir.
  2. Ekonomik Bilinç Yaratma İddiası:
    “Paranın dilini” halka öğretme amacı, ekonomi yazarlarının sıkça kullandığı bir motivasyondur. Ancak okur, genellikle kendi cüzdanına dokunan enflasyon oranlarıyla ilgilenir; teorik analizler “entel” bulunur. Yazar, bilinç yükseltme çabasıyla yazar, ama okur sadece “döviz ne olacak?” sorusuna cevap arar.
  3. Şöhret ve Para:
    Ekonomi yazarlığı, medyada görünür olmanın en hızlı yollarından biridir. Bir köşe yazısı, yazara TV programları, danışmanlıklar ve kitaplar kazandırır. Burada ironi, açıktır: Kapitalist sistemi eleştiren yazar, aynı sistemin bir “marka”ya dönüşerek onu zengin etmesine seyirci kalır.

Büyük İroni: Yazdıkça Çoğalan Belirsizlik

Ekonomi yazarları, belirsizliği azaltmak için yazar; ancak her yazı, yeni sorular ve tartışmalar doğurur. Örneğin, bir yazar “Merkez Bankası bağımsız olmalı” diye yazar; ama aynı bağımsızlık, küresel sermayenin yerel politikaları ezdiği bir araç haline gelebilir. Yani ekonomi yazarları, çözüm üretme niyetiyle yola çıkar, ama çoğu zaman düğümleri daha da sıkılaştırır.

Sonuç: Neden Hâlâ Yazıyorlar?

Belki de cevap, Albert Einstein’ın şu sözünde gizli: “İki şey sonsuzdur: İnsanın aptallığı ve evren. İkincisinden o kadar emin değilim.” Ekonomi yazarları da insanın bu “aptallığını” (ya da naifliğini) düzeltme umuduyla yazar. Ne kadar başarısız olsalar da, yazmak onlar için bir nevi sosyal sorumluluk… Ya da belki sadece bir alışkanlık.

Peki sizce: Ekonomi yazarları, gerçekten bir şeyleri değiştirmek için mi yoksa değişen dünyaya ayak uydurmamak için mi yazıyor? Cevap, muhtemelen her ikisi. İşte tüm ironi burada!