Dünya genelinde ülkelerin ekonomik durumları, genellikle Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYİH) ve kişi başına düşen milli gelir gibi göstergelerle değerlendirilir.
Bu göstergeler, bir ülkenin ekonomik büyüklüğünü ve vatandaşlarının ortalama refah seviyesini yansıtır. 2024 yılı verilerine göre, kişi başına düşen milli gelir açısından dünyanın en düşük gelirli beş ülkesi şu şekildedir:
Bu ülkelerin düşük ekonomik performanslarının ardında çeşitli faktörler bulunmaktadır. Siyasi istikrarsızlık, iç çatışmalar, yetersiz altyapı, sınırlı doğal kaynaklar ve eğitim seviyesinin düşüklüğü gibi etkenler, ekonomik büyümeyi olumsuz yönde etkilemektedir.
Burundi: Afrika’nın doğusunda yer alan Burundi, uzun yıllar süren iç savaşlar ve etnik çatışmalar nedeniyle ekonomik olarak geri kalmıştır. Tarım sektörü ekonominin bel kemiğini oluşturmasına rağmen, verimlilik düşüktür ve altyapı eksiklikleri mevcuttur.
Suriye: 2011 yılında başlayan iç savaş, Suriye’nin ekonomisini büyük ölçüde tahrip etmiştir. Sanayi tesislerinin yıkılması, tarım arazilerinin zarar görmesi ve milyonlarca insanın yerinden edilmesi, ülkenin ekonomik göstergelerini olumsuz etkilemiştir.
Afganistan: On yıllardır süren çatışmalar ve siyasi istikrarsızlık, Afganistan’ın ekonomik kalkınmasını engellemiştir. Altyapı eksiklikleri, düşük eğitim seviyeleri ve sınırlı sanayi kapasitesi, ülkenin ekonomik büyümesini kısıtlamaktadır.
Güney Sudan: 2011 yılında bağımsızlığını kazanan Güney Sudan, kısa süre sonra iç çatışmalarla karşı karşıya kalmıştır. Petrol zengini olmasına rağmen, siyasi istikrarsızlık ve yolsuzluk, ekonomik kalkınmayı engellemiştir.
Malawi: Afrika’nın güneydoğusunda yer alan Malawi, büyük ölçüde tarıma dayalı bir ekonomiye sahiptir. Ancak iklim değişiklikleri, tarım sektörünü olumsuz etkilemekte ve ekonomik büyümeyi sınırlamaktadır.
Bu ülkelerin ekonomik durumlarını iyileştirmek için uluslararası yardım, altyapı yatırımları, eğitim ve sağlık hizmetlerinin geliştirilmesi gibi adımlar atılması gerekmektedir. Ayrıca, siyasi istikrarın sağlanması ve iyi yönetişim uygulamalarının benimsenmesi, uzun vadeli ekonomik kalkınma için kritik öneme sahiptir.