Dünya Ekonomisinde Yeni Süper Güç: Hindistan’ın Yükselişi

Hindistan, 21. yüzyılın en çarpıcı ekonomik hikayelerinden birini yazıyor. Nüfusuyla Çin’i geride bırakan, teknoloji devleriyle Silikon Vadisi’ne kafa tutan ve jeopolitik dengelerde “Batı ile Doğu arasında köprü” rolünü üstlenen bu devasa ülke, artık dünya ekonomisinin yeni süper gücü olarak anılıyor. Peki bu yükselişin dinamikleri neler? Ve Hindistan’ın önündeki engeller ne kadar büyük?

1. Demografik Fırsat: Genç Nüfus ve İş Gücü Potansiyeli

Hindistan, 1,4 milyarlık nüfusuyla dünyanın en kalabalık ülkesi. Nüfusunun %50’si 25 yaşın altında, %65’i ise 35 yaşından genç. Bu “demografik fırsat penceresi”, ülkeye benzersiz bir dinamizm katıyor. Dünya Bankası’na göre, Hindistan önümüzdeki 20 yılda küresel iş gücünün %25’ini tek başına sağlayacak. Ancak bu fırsat, eğitim ve istihdam politikalarıyla desteklenmezse “demografik kâbus”a dönüşebilir. Her yıl 12 milyon genç iş piyasasına katılırken, yetersiz altyapı ve beceri eğitimi eksikliği işsizlik oranlarını (şu an %8,1) tırmandırıyor. Modi hükümetinin “Skill India” girişimi bu açığı kapatmayı hedefliyor, ancak yol uzun.

2. Dijital Devrim: UPI’dan Aadhaar’a Bir Mucize

Hindistan, dijital altyapıda dünyaya örnek oluyor. 2016’da başlatılan Digital India projesi kapsamında:

  • Aadhaar: 1,3 milyar kişinin biyometrik kimlik sistemine kaydedilmesi,
  • UPI (Birleşik Ödeme Arayüzü): 2023’te 11 trilyon dolarlık işlem hacmiyle küresel fintech devriminin lideri,
  • Startup Ekosistemi: Bangalore, Hyderabad ve Gurugram’da doğan 100’den fazla unicorn (1 milyar dolar değerli şirket),
    gibi başarılar, ülkeyi dijital ekonominin merkezine taşıdı. COVID-19 sürecinde dijital bankacılık, tele-tıp ve e-ticaretin patlaması, bu dönüşümü hızlandırdı. Ancak dijital uçurum (kırsalda internet erişimi %35) hala kritik bir sorun.

3. Ekonomik Reformlar ve “Make in India” Vizyonu

2014’te başlatılan Make in India, ülkeyi küresel bir üretim üssüne dönüştürmeyi amaçlıyor. 2022’de 84 milyar dolara ulaşan doğrudan yabancı yatırım (FDI), Çin’i geride bıraktı. Ancak GSYİH’nin sadece %14’ünü oluşturan imalat sektörü, hedef olan %25’e ulaşmak için daha fazla reform gerektiriyor. 2017’de hayata geçen Mal ve Hizmet Vergisi (GST) gibi adımlar, vergi karmaşasını azaltsa da KOBİ’ler üzerindeki baskıyı artırdı. Altyapı yatırımları (özellikle yenilenebilir enerji ve demiryolları) hız kazansa da enerji ithalatı ve bürokrasi hâlâ yabancı yatırımcıları zorluyor.

4. Jeopolitik Köprü: Batı ile Doğu Arasında Denge

Hindistan, Çin’in Asya’daki etkisini dengelemek isteyen Batı için stratejik bir ortak. QUAD (ABD, Japonya, Avustralya) ile askeri iş birliği, Rusya’dan petrol ithalatını artırırken bir yandan da ABD ile savunma anlaşmaları imzalaması, “çok kutuplu diplomasi”nin başarılı bir örneği. Aynı zamanda BRICS ve G20’deki aktif rolü, küresel finans sisteminde söz sahibi olma hedefini gösteriyor. Ancak Pakistan ile Keşmir gerilimi ve iç siyasette artan milliyetçi söylemler, istikrarı tehdit edebilir.

5. İnovasyon ve Yeşil Dönüşüm

  • Uzay ve Teknoloji: ISRO’nun Ay’a yumuşak inişi (Chandrayaan-3) ve güneş enerjisi projeleri,
  • Yenilenebilir Enerji: 2030’a kadar 500 GW temiz enerji hedefi (şu an 180 GW),
  • İlaç Endüstrisi: Dünya aşı üretiminin %60’ını karşılayan “Eczane of the World” unvanı,
    Hindistan’ı inovasyon liderliğine taşıyor. Ancak beyin göçü (ABD’deki 4 milyon Hintli profesyonel) ve AR-GE harcamalarının düşüklüğü (GSYİH’nin %0,7’si) engel olarak duruyor.

Zorluklar: Eşitsizlik, İklim ve Siyasi Riskler

Hindistan’ın önündeki en büyük handikap, derin sosyal eşitsizlik. Dünyanın en büyük 5. ekonomisi olmasına rağmen, nüfusun %10’u küresel yoksulluk sınırının altında. Toplumsal cinsiyet eşitsizliği (kadın iş gücü katılımı %24), kast sistemi ve hava kirliliği (dünyanın en kirli 10 şehrinden 7’si Hindistan’da) sürdürülebilir kalkınmayı tehdit ediyor. Ayrıca, Modi’nin Hindu milliyetçiliği politikaları, laik devlet yapısını zorluyor ve yatırımcılarda endişe yaratıyor.

Sonuç: Yükselen Bir Fil, Ama Ayaklarındaki Zincirler

Hindistan, demografisi, dijital atılımı ve jeopolitik konumuyla küresel ekonomiye yön verecek güce sahip. Ancak iç reformların hızı, sosyal adalet ve çevre politikaları, bu yükselişin kalıcı olup olmayacağını belirleyecek. 2027’de Almanya’yı geçerek 3. büyük ekonomi olması beklenen Hindistan, dengeli bir kalkınma modeli benimsemezse “kaçırılmış fırsatlar ülkesi” olarak anılabilir. Dünya, bu devin adımlarını merakla izliyor…