Damla Kent’te Sertifika Şoku: Yatırımcıların Umudu Kırıldı mı?

Damla Kent projesinde yaşanan fiyat düşüşleri hem yatırımcıların moralini bozdu hem de gayrimenkul sertifikalarına olan güveni sarstı.

Gayrimenkul piyasasında yeni bir yatırım modeli olarak öne çıkan gayrimenkul sertifikaları, Damla Kent örneğiyle birlikte yeniden tartışma konusu haline geldi. Emlak Konut GYO tarafından geliştirilen ve 14 Ağustos 2025’te Borsa İstanbul’da işlem görmeye başlayan Damla Kent Gayrimenkul Sertifikası, daha ilk 17 işlem gününde yatırımcılarına ciddi kayıplar yaşattı. Halka arzda 7,59 TL’den satışa çıkan sertifikalar kısa sürede 6,39 TL’ye gerileyerek yüzde 15,8 değer kaybetti. Bu düşüş, gayrimenkul gibi görece güvenli bir yatırım aracında riskin ne denli yüksek olabileceğini ortaya koyarken, yatırımcıların sertifikalara yönelik ilgisini ve güvenini de sorgulatıyor.

Damla Kent projesinde yaşanan değer kaybı, yalnızca sertifika fiyatıyla sınırlı kalmadı. Projedeki dairelerin satış değerlerinde de önemli bir düşüş gözlemlendi. 1+1 dairelerde 757 bin TL’den başlayıp 1 milyon TL’yi aşan kayıplar, 2+1 dairelerde 1 ila 2 milyon TL, 3+1 dairelerde 1,6 ila 2,4 milyon TL, 4+1 dairelerde ise 2,5 milyon TL’nin üzerinde değer kayıpları yatırımcıları hayal kırıklığına uğrattı. Bu tablo, gayrimenkul sertifikası sisteminin teoride sunduğu avantajların pratikte piyasa koşullarına yenik düştüğünü ortaya koyuyor.

Projede toplam 1540 konut için çıkarılan sertifikalar farklı büyüklükteki dairelere göre paylaştırıldı. 62 metrekarelik 1+1 daireler için 631 bin sertifika, 88 metrekarelik 2+1 daireler için 863 bin sertifika, 144 metrekarelik 3+1 daireler için 1,38 milyon sertifika, 194 metrekarelik 4+1 daireler için ise 1,83 milyon sertifika ihraç edildi. Yatırımcılar, ister ev sahibi olmak için sertifika biriktirme yolunu seçebiliyor, isterse proje sonunda nakde dönüşümü tercih edebiliyor, isterlerse de sertifikaları borsada alıp satarak kar etmeyi amaçlayabiliyor. Ancak kısa vadede ortaya çıkan fiyat düşüşleri, özellikle üçüncü yolu seçen yatırımcılar için büyük risklerin olduğunu açıkça gösteriyor.

Bu noktada, gayrimenkul sertifikalarının uzun vadeli bir yatırım aracı olarak değerlendirilmesi gerektiği vurgulanmalı. Proje tamamlanmadan yapılan kısa vadeli işlemler, özellikle piyasada dalgalanma yaşandığında yatırımcıya zarar yazabiliyor. Yine de daha düşük maliyetle sertifika almayı fırsat olarak gören yatırımcılar için şu anki seviyeler cazip olabilir. Fakat Türkiye’de gayrimenkul piyasasının genel trendi, faiz oranları, ekonomik görünüm ve konut talebindeki değişimler sertifikaların performansında belirleyici olmaya devam edecek.

Damla Kent örneği, aslında gayrimenkul sertifikalarının halka arz yöntemiyle bireysel yatırımcıya konut edinme ya da tasarruflarını değerlendirme imkanı sunduğu fikrini zedeleyebilir. Özellikle kısa sürede yaşanan yüzde 15’i aşan kayıp, yatırımcıların aklına “Halka arzlara girmek mi yoksa uzak durmak mı daha mantıklı?” sorusunu getiriyor. Burada belirleyici olan unsur, yatırımcının vadeye bakışı. Gayrimenkul sertifikaları, hızlı kazanç yerine uzun vadede konut edinme veya değerlenme beklentisiyle tercih edildiğinde anlamlı bir yatırım aracına dönüşebilir. Ancak borsa üzerinden günlük işlem mantığıyla hareket eden yatırımcılar için büyük riskler barındırmaya devam ediyor.

Sonuç olarak, Damla Kent projesinde yaşanan fiyat düşüşleri hem yatırımcıların moralini bozdu hem de gayrimenkul sertifikalarına olan güveni sarstı. Fakat unutulmaması gereken, bu modelin yeni ve deneysel bir yatırım yöntemi olduğudur. Önümüzdeki dönemde Emlak Konut GYO’nun ve benzer projelerin performansı, yatırımcıların gayrimenkul sertifikalarına bakışını şekillendirecek. Eğer piyasa toparlanır ve proje tamamlandığında değer artışı görülürse, bugün kayıp yazan yatırımcıların ileride kazanç elde etmesi mümkün olabilir. Ancak şu anki görünüm, özellikle kısa vadeli yatırımcılar için “sertifika” fikrinin cazibesini önemli ölçüde zayıflatmış durumda.