Borsada Yükseliş Var Ama Gerçek Kazanç Nerede?

Borsa İstanbul son haftalarda etkileyici bir yükseliş ivmesi yakalamış durumda. 26 Haziran 2025’ten bu yana BIST 100 Endeksi yaklaşık yüzde 19.5 değer kazandı. Endeks, Türk Lirası bazında tarihi zirvesi olan 11.252 puana yalnızca yüzde 3.6 mesafede. Bu hızlı çıkış, bir süredir umudunu yitirmiş olan yatırımcıların heyecanını artırsa da, borsa genelinde tablo sanıldığından çok daha karmaşık ve düşündürücü.

Yüzeyde parlak bir görünüm olsa da detaylara inildiğinde kazanç dağılımının son derece dengesiz olduğu görülüyor. BIST 100’de işlem gören 100 şirketin sadece 63’ü son 1 yılda endeksin üzerinde performans gösterirken, geri kalan 37 hisse endeksteki bu yükselişe ayak uyduramadı. Bu da demek oluyor ki; endeks rekorlara yaklaşırken, yatırımcıların üçte birinden fazlası bu yükselişten yeterince faydalanamıyor.

Daha da dikkat çekici olan ise genel borsa verileri. Borsa İstanbul’da işlem gören 537 hisse senedinden yalnızca 341’i son 1 yılda BIST 100 endeksinin üzerinde getiri sağlayabilmiş. Bu hisselerin performansı kâğıt üzerinde etkileyici görünse de tabloya enflasyonu dahil ettiğimizde işler hızla değişiyor. Son açıklanan temmuz ayı verilerine göre yıllık enflasyon %33.52 düzeyinde. Bu oran, borsa yatırımcısının sadece nominal değil, reel getiri açısından da zorlandığını açıkça ortaya koyuyor.

Enflasyona karşı koruma sağlayabilen hisse sayısı ise oldukça sınırlı. BIST 100 içerisindeki yalnızca 23 şirket, son bir yılda yatırımcısına enflasyonun üzerinde bir reel getiri sunabilmiş durumda. Yani endeksteki her 4 hisseden yaklaşık 3’ü yatırımcısının birikimini enflasyona karşı koruyamamış. Borsa genelinde ise bu oran biraz daha iyi, ancak hâlâ yetersiz. 537 şirketten sadece 161’i, başka bir ifadeyle yaklaşık %30’u, yatırımcısını reel anlamda kazanca ulaştırabilmiş.

Bu tablo, yatırımcıların “endeks yükseliyor” manşetlerine aldanmaması gerektiğini gösteriyor. Endeks seviyeleri yükseliyor olabilir, ancak bu yükselişin geniş tabanlı bir kazanca dönüşmediği çok açık. Özellikle bireysel yatırımcılar için bu dönemde hisse seçiminin ve sektörel analizlerin önemi daha da artmış durumda. Gelişigüzel alınan hisselerle sadece “borsadayım” demek, gerçek kazanç için yeterli olmuyor. Çünkü enflasyon gibi yüksek erime hızına sahip bir ortamda, nominal kazançlar aldatıcı olabilir.

Ek olarak, yatırımcıların sabit getirili enstrümanlardaki yıllık kazançları da göz ardı etmemesi gerekiyor. Mevduat faizleri, devlet tahvilleri ve enflasyona endeksli senetler gibi alternatifler, borsa kadar volatil olmayan ve en azından reel getiriyi sıfıra yakın seviyede koruyabilen seçenekler sunuyor. Bu durum, risk algısı yüksek olmayan yatırımcıların portföylerini çeşitlendirmesi gerektiğini bir kez daha hatırlatıyor.

Kısacası, Borsa İstanbul’daki yükseliş coşkusu haklı bir heyecan yaratıyor olabilir; fakat bu coşkunun içine reel getiri perspektifiyle baktığımızda tablo daha temkinli bir yorum gerektiriyor. Sürdürülebilir kazanç için yalnızca endeksin değil, bireysel hisselerin ve sektörlerin makroekonomik koşullara karşı direnci esas alınmalı. Enflasyonun hâlâ %30’ların üzerinde seyrettiği bir ortamda, nominal getirinin yeterli olmadığı bir kez daha kanıtlanmış durumda. Yatırımcılar için asıl mesele artık daha çok “borsa yükseliyor mu?” sorusundan ziyade, “ben gerçekten kazanıyor muyum?” sorusuna verilecek dürüst bir yanıt olmalı.