Borsa İstanbul son günlerde adeta sıkışmış bir görünüm sergiliyor. Yükselmek için yeterli gücü bulamıyor, düşmek için ise güçlü bir gerekçe ortada yok. Böyle dönemler piyasaların yön tayin etmede zorlandığı, yatırımcıların ise sabır ve temkin testinden geçtiği zamanlardır. Bu nedenle mevcut durumu doğru okumak ve bundan sonraki hareketleri belirleyecek dinamiklere odaklanmak büyük önem taşıyor.
Yukarı yönlü bir hareketin başlaması için piyasaların güçlü bir katalizöre ihtiyacı var. Bu katalizör makro ekonomik veriler olabilir; örneğin enflasyonda iyileşme sinyalleri, büyüme tarafında beklentilerin üzerinde gelen sonuçlar veya dış ticaret dengesinde olumlu sürprizler. Bunun yanında şirketlerin üçüncü çeyrek bilançolarının da beklentileri aşması, yatırımcı iştahını artırabilecek bir başka unsur olarak öne çıkıyor. Yani borsanın yeni bir ivme kazanması için, yatırımcıya güven verecek pozitif hikâyelerin gündeme gelmesi gerekiyor.
Diğer taraftan, borsanın sert düşüşünü tetikleyecek net bir negatif beklenti şu an için görünmüyor. Ancak bu durum, risklerin olmadığı anlamına gelmez. Özellikle siyasi haber akışları ve beklenmedik açıklamalar her zaman piyasalar üzerinde sert etki yaratabilecek potansiyele sahiptir. Türkiye gibi gündemin hızlı değiştiği bir ülkede bu olasılığı göz ardı etmek mümkün değil.
Makro cephede en kritik kırılganlık ise döviz kurları ve enflasyon sarmalı. Eğer kur kontrolsüz bir şekilde yükselişe geçerse, bunun enflasyona yansıması kaçınılmaz olur. Böyle bir senaryo faiz indirimi sürecini de zorlayabilir veya yavaşlatabilir. Faiz indirimlerinin hız kesmesi ise piyasanın fiyatlama dinamiklerini bozarak borsada satış baskısı yaratabilir. Bu nedenle yatırımcıların döviz cephesindeki hareketlere en az endeks kadar dikkatle bakması gerekiyor.
Mevcut tabloda borsa adeta iki yönlü baskı altında. Bir yandan yukarı hareket için gerekli yakıt bulunamıyor, diğer yandan aşağı yönlü güçlü bir sebep de yok. Bu tür dönemlerde piyasalar genellikle dar bantta yatay hareketler sergiler ve yatırımcılar için sıkıcı gibi görünen bu dönemler, aslında büyük hareketlerin öncüsü olabilir. Çünkü piyasa bir süre sıkıştıktan sonra mutlaka bir yönde kırılma yaşar.
Yatırımcıların bu süreçte yapması gereken, risk yönetimini elden bırakmadan gelişmeleri takip etmek, ani kararlar vermekten kaçınmak ve nakit-hisse dengesini korumaktır. Borsanın yönünü tayin edecek yeni haber akışı henüz gelmiş değil. Ancak unutulmamalıdır ki, böyle zamanlarda sabırlı olanlar ve doğru seviyelerden pozisyon alanlar, piyasanın yön bulduğu anlarda avantajlı hale gelir.










