Borsada Oynamak mı? Yatırım Yapmak mı?

Geçtiğimiz günlerde Cengiz Çayevi’nde, biri “borsada oynamaya” başladığını söyledi. Oynamak… Ne hoş bir kelime değil mi? Tıpkı tombala gibi, iskambil gibi, hatta çelik çomak gibi. İçinde heyecan var, rekabet var, kazanmak var, kaybetmek de var. Ama en güzeli: “Ciddi olmaya gerek yok.”

Oynuyoruz efendim. Kimimiz sabah uyanmadan al sat yapıyor, kimimiz kahvaltıda tavsiye gruplarını tarıyor. “Abi şu hisse kesin uçacakmış”, “Telegram’da biri yazmış, patron içerden alım yapmış.” Yatırım mı? Yoo, biz sadece oynuyoruz.

Zaten yatırım dediğin şey sıkıcı bir şeydir. Sabır ister, bilgi ister, analiz ister. Kim uğraşacak bilanço okumakla? Hele bir de teknik analiz var ya, mum grafikleri, direnç-destek seviyeleri… Aman Allah’ım, o kadar karmaşık ki, insan gerçekten yatırımcı olacaksa önce bir astronot gibi eğitim almalı.

Biz daha pratik çözüm arıyoruz. “X” hissesinin geçen hafta %40 yaptığı söylenmişse, biz de dalıyoruz. Sebep? Ne önemi var ki, nasıl olsa “borsa bu, oynuyoruz işte!”

Tabii bu oyun biraz tuzlu olabiliyor. Mesela geçen hafta %40 çıkan hisse, bu hafta %30 çökebiliyor. O zaman ne diyoruz? “Manipülasyon var!” Ya da en klasik sığınak: “Borsada kaybetmeyen yoktur zaten, ben tecrübe kazandım.” Bravo. 100 bin lira gitti ama 20 yıllık tecrübe geldi, helal olsun.

Bazıları da var ki hâlâ yatırım yapmaya çalışıyor. Onlar böyle hisse seçiyor, sektör analiz ediyor, temettü verimine bakıyor. Ayda yılda bir işlem yapıyor. Sıkıcı insanlar. Halbuki biz günlük 17 defa pozisyona girip, borsanın nabzını tutuyoruz. Adeta bir doktor gibi! Hem sonra onlar kazansa da “şansa denk geldi” diyoruz. Çünkü gerçek başarı bizim çılgın pozisyonlarımızda saklı.

Borsayı bir oyun sandığımız sürece, maalesef oyun da bizi oynuyor. Ama olsun, kaybederken bile eğleniyoruz. Sonuçta Monopoly’de de iflas ettik kaç kez, ama kahkahalar eşliğindeydi!

Yatırım mı? Bir gün belki… Ama bugün değil. Bugün “oyun günü”!