Borsa İstanbul’da Siyasi Gölge ve Panik Satışları

Borsa İstanbul bugün sert bir şok dalgasıyla sarsıldı. İstanbul Büyükşehir Belediyesine (İBB) yönelik iddianamenin kamuoyuna açıklanmasıyla birlikte piyasalar adeta refleks bir satış tepkisi verdi. BIST 100 endeksi, son saatte %3,5’i aşan geri çekilmeyle 10.373 puanı görerek kritik destek seviyelerinin altına sarktı. Bu denli hızlı ve yoğun bir satış dalgası, piyasadaki siyasi risk algısının ne kadar kırılgan olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Tepki alımlarıyla endeks 10.600 puana doğru sınırlı bir toparlanma gösterse de günün ana hikâyesi belirsizliğin fiyatlara nasıl hızla yansıdığı oldu.

Piyasadaki oynaklık arttıkça Borsa İstanbul devre kesici mekanizmasını devreye aldı. Birçok hissede işlemler geçici olarak durdurulurken, seans boyunca açığa satışta yukarı adım kuralı uygulandı. 15:25:49’da KAP üzerinden yapılan açıklamada, BIST 100 endeksinde %2’lik değişim nedeniyle önlemlerin alındığı bildirildi. Bu tür tedbirler, piyasayı sakinleştirmeyi amaçlasa da genellikle tansiyonun ne kadar yükseldiğinin de bir göstergesi olur.

Satış dalgasının sektörlere yayılma biçimi, yaşananların sadece teknik değil, tamamen algı yönetimi kaynaklı bir panik olduğunu gösteriyor. Bankalar, inşaat şirketleri ve iletişim grubu hisseleri günün en sert darbeyi alanları oldu. Bu üç sektörün ortak özelliği, siyasi ve kurumsal risklerden en hızlı etkilenenler olmalarıdır. Bankalar belirsizlikten hoşlanmaz, inşaat sektörü doğrudan kamuya bağımlı işler yürütür, iletişim ise regülasyona en açık alanlardan biridir. Bu nedenle yaşanan satışların niteliği, ‘riskten kaçış’ refleksinin klasik bir örneği olarak değerlendirilebilir. Öte yandan spor, ticaret ve aracı kurum hisselerindeki görece daha sınırlı düşüşler, panik satışı yerine seçici ayıklamanın çalıştığı alanlar olarak öne çıkıyor.

BIST 100 dışı endekste bile bu satıcılı seyir etkisini güçlü biçimde gösterdi ve %3’ü aşan düşüş sonrası %2,5 civarında bir toparlanmaya oturdu. Bu da bize şunu söylüyor: Satış sadece büyük endeks hisseleriyle sınırlı değildi; tüm piyasa genelinde bir risk boşaltımı yaşandı. İşlem hacminin yükselmesi de bu görüşü destekliyor. Yabancı yatırımcının düşük ağırlıkta olduğu bir piyasada hacim artışı genelde yerli yatırımcının panik reaksiyonuna işaret eder.

Bugünün en kritik mesajı, finansal piyasaların siyasi süreçlere ne kadar duyarlı olduğunun yeniden görünür olmasıydı. Türkiye gibi belirsizlik dalgalarının sık yaşandığı ekonomilerde siyasi risk, en az faiz politikası veya küresel konjonktür kadar belirleyici bir faktör hâline geliyor. Özellikle İstanbul gibi ekonomik merkezleri ilgilendiren gelişmeler, yatırımcı psikolojisini anında dönüştürme gücüne sahip. Bu yüzden, piyasalarda kısa vadede yön arayışı devam ederken, açıklanacak ek detaylar ve siyasi atmosferin nasıl şekilleneceği, gelecekteki fiyatlamalar açısından belirleyici olacak.

Tüm bu gelişmelere rağmen piyasaların böyle dönemlerde verdiği en büyük mesaj, “belirsizliği sevmediği” gerçeğidir. Belirsizlik netleştiğinde tepkiler çoğu zaman daha kontrollü hâle gelir. Ancak süreç uzarsa fiyatlamalarda oynaklık kaçınılmaz olur. Bugünkü satış dalgasını bir başlangıç olarak mı yoksa bir anlık şok olarak mı okumamız gerektiği ise önümüzdeki birkaç günün haber akışıyla netleşecek. Yatırımcı açısından kritik olan, duygusal işlemden uzak durmak ve gelişmeleri soğukkanlı şekilde izlemek olacak.