Borsa İstanbul’da Ne Oluyor? Belirsiz Fiyatlama ve 2025’e Dair Kayıp Yıl Endişesi

Borsa İstanbul yönsüz, analizler işlemiyor. 2025 zorlu geçebilir ancak belirsizlik sonrası yeni trendlerin zemini de bugün oluşuyor.

Borsa İstanbul son dönemlerde yatırımcıların duygularını, sabırlarını ve analiz yöntemlerine olan inançlarını ciddi şekilde test ediyor. Piyasanın “dinamiğinin kalmadığı” yönündeki yaygın görüş, aslında tek bir günün fiyatlamasından değil, aylara yayılan tutarsız, öngörülemez ve zaman zaman irrasyonel hareketlerden besleniyor. Gün içinde hangi verinin, hangi haber akışının fiyatlandığını anlamak zorlaştıkça; temel analiz de teknik analiz de işlevini yitirmiş gibi görünmeye başlıyor. Fakat bu karmaşanın arkasında bir hikâye, veri kaynaklı sebepler ve küresel olarak zor bir döngü var.

Uzun süredir Borsa İstanbul’da görülen en belirgin sorunlardan biri, fiyatlamaların yapısal sorunlarla kısa vadeli haberlerin birbirine karışması. Şirket bilançolarına yansıyan kar artışları ya da temettü potansiyelleri olması gerektiği gibi fiyatlanmıyor; buna karşın çoğu zaman piyasa dışı akışlarla sert hareketler görülüyor. Yatırımcının rasyonalite arama çabası ise boşa çıkıyor. Çünkü piyasanın ana taşıyıcı güçleri zaman zaman birbirinden kopuk bir şekilde hareket ediyor: yabancı yatırımcı girişleri zayıf, yerli yatırımcı davranışları dalgalı, kısa vadeli pozisyonların etkisi ise belirgin şekilde artmış durumda.

2025 yılına yönelik karamsarlığın ardında da bu tablo yatıyor. Piyasanın yön bulmasını sağlayacak üç temel unsur olan öngörülebilir ekonomi politikası, yabancı yatırımcı ilgisi ve sağlıklı iç talep dengesi hâlâ zayıf. Faizlerin yüksek seyrettiği bir ortamda şirketlerin finansman maliyetleri artıyor, tüketim yavaşlıyor, yatırım kararları öteleniyor ve bunun sonucu olarak borsada taşıyıcı hikâyeler zayıflıyor. Her ne kadar kurumsal kârlılık bazı sektörlerde güçlü kalmaya devam etse de, piyasa çarpanlarındaki bozulma bu kârların değere dönüşmesini engelliyor.

Veriler, ekonomideki dezenflasyon hedefinin yolunun uzun olduğunu, özellikle reel sektör için zorlu bir maliyet döneminin süreceğini gösteriyor. Bu tablo, kısa vadede borsada güçlü bir trendin oluşmasını engelliyor. Dahası, küresel tarafta ABD’nin faiz politikasındaki belirsizlik, jeopolitik gelişmeler ve risk iştahındaki ani dalgalanmalar, yerli yatırımcıyı da yabancıyı da temkinli hale getiriyor. Böyle bir ortamda analiz yöntemlerinin çalışmaması şaşırtıcı değil; çünkü piyasa şu anda yön arayan ve zaman kazanmaya çalışan bir yapıda.

Ancak tüm bu karışıklık içinde gözden kaçırılmaması gereken bir gerçek var: Piyasalar sonsuza kadar yönsüz kalmaz. Tarihsel olarak belirsizliğin en yoğun olduğu dönemler, yeni trendlerin oluştuğu eşiklerdir. Bugün fiyatlamayı gölgeleyen unsurların bir kısmı, orta vadede çözüme kavuşabilecek yapısal problemler. Ekonomi politikasında istikrarın güçlenmesi, küresel risk iştahının normalleşmesi ve şirket bilançolarındaki sağlamlığın daha görünür hale gelmesi durumunda Borsa İstanbul yeniden birikmiş potansiyelini ortaya koyabilir. Ancak bunun kısa vadede değil, sabır gerektiren daha uzun bir süreçte gerçekleşmesi muhtemel.

Mevcut tablo ne kadar karamsar görünse de piyasanın “çalışmadığı” dönemlerin, aslında bir reset ve yeniden fiyatlama dönemi olduğunu unutmamak gerekiyor. 2025’in tamamen kayıp bir yıl olacağını söylemek için erken olsa da, yatırımcı psikolojisinin toparlanması, hikâyelerin güçlenmesi ve fiyatlamaların rasyonaliteye dönmesi zaman alacak gibi görünüyor. Bu süreçte en değerli strateji, duygusal değil veriye dayalı bir bakış açısını korumak, aceleci pozisyonlardan kaçınmak ve piyasanın gürültüsüyle gerçek değer arasındaki farkı ayıklayabilmek olacaktır.