Borsa İstanbul’da borçsuzlukta öne çıkan şirketler yatırımcılar açısından her zaman özel bir yere sahip olmuştur. 2025 yılı ilk çeyrek bilançoları açıklandığında da tablo değişmedi. Şirketlerin mali sağlık raporunu niteliğindeki bu bilanço döneminde, gözler borçsuzlukta lider konumda olan firmalara çevrildi. Özellikle net borcu “negatif” olan, yani elindeki nakit ve benzeri varlıklar borçlarının çok üzerinde bulunan şirketler yatırımcılar için güvenli liman sinyali veriyor.
Bu dönemde dikkat çeken en önemli veri, bankacılık sektörünün net nakitte adeta rekabet içinde olması. Listenin ilk sıralarında yer alan kuruluşlar arasında yalnızca finans değil, inşaattan sigortaya kadar çeşitli sektörlerde faaliyet gösteren şirketler de bulunuyor. Ancak zirve, yine Türkiye’nin köklü bankalarına ait.
2025 ilk çeyrek itibarıyla Türkiye İş Bankası, tam 868 milyar TL’lik negatif net borç tutarıyla listenin lideri konumunda. Bu rakam, bankanın bilançosundaki sağlamlığı ve likidite yönetimindeki başarısını gözler önüne seriyor. Onu sırasıyla Garanti Bankası, VakıfBank ve Halkbank izliyor. Akbank ve Yapı Kredi gibi sektör devleri de üst sıralarda yer alıyor.
Finans sektörü dışından bakıldığında, Enka İnşaat’ın -118 milyar TL ile sekizinci sırada yer alması dikkat çekici. Ayrıca Tüpraş, Doğan Holding ve Koza Altın gibi şirketler de bu prestijli listede kendilerine yer buluyor. Bu firmaların borçsuz yapısı, uzun vadeli yatırım stratejileri açısından oldukça cazip görünüyor.
Bu tabloda dikkat çeken bir başka unsur da sigorta şirketlerinin ağırlığı. Türkiye Sigorta, Anadolu Sigorta ve Ray Sigorta gibi şirketler, düzenli prim geliri ve düşük borç yapıları sayesinde net nakit pozisyonlarını koruyabiliyor. Aynı şekilde kalkınma bankaları ve yatırım kuruluşları da listenin güçlü oyuncuları arasında.
Negatif net borç, bir şirketin yalnızca borçsuz olduğunu değil; aynı zamanda ani şoklara karşı esnek, yatırım yapma potansiyeline açık ve sürdürülebilir büyümeye hazır olduğunu gösterir. Yatırımcı açısından bu, şirketin temettü potansiyelinden hisse fiyat istikrarına kadar pek çok avantajı da beraberinde getirir.
Bu veriler, Borsa İstanbul’da sadece kârlılık değil; finansal dayanıklılık ve borç yönetiminin de önemini bir kez daha ortaya koyuyor. Likiditenin kıymetli olduğu bir ekonomik ortamda, borçsuzluk artık sadece bir tercih değil, stratejik bir gereklilik haline gelmiş durumda.