Kripto para piyasalarının amiral gemisi Bitcoin (BTC), 23 Mayıs’tan bu yana 112.000 dolar seviyesinin altında yatay bir seyir izliyor. Son beş haftadır 10.000 dolarlık dar bir fiyat aralığında konsolide olan BTC, yükseliş trendine ara verdi. 106.000 dolar seviyesinde oluşan güçlü direnç, fiyatın yeniden yukarı yönlü hareketini engelliyor. Bu teknik durgunluk, yalnızca piyasadaki arz-talep dengesiyle değil, aynı zamanda küresel jeopolitik ve makroekonomik gelişmelerle de yakından ilişkili.
Özellikle Orta Doğu’da giderek tırmanan gerginlik, yatırımcılar açısından risk iştahını azaltan başlıca unsur haline gelmiş durumda. İsrail ve İran arasındaki tansiyonun sıcak çatışma ve siber saldırılarla desteklenmesi, kripto piyasalarındaki güven duygusunu zedeliyor. Son olarak İran merkezli Nobitex borsasına düzenlenen ve 81 milyon dolarlık kayıpla sonuçlanan siber saldırı, dijital varlıkların küresel siber savaş ortamında ne kadar kırılgan olabileceğini bir kez daha ortaya koydu. Bu olay, Bitcoin’in “dijital altın” söylemiyle bağdaşmayan zayıf kriz reflekslerini gündeme taşıdı.
Klasik kriz dönemlerinde yatırımcıların yöneldiği altın ve ABD tahvilleri gibi güvenli limanlar, bu dönemde de öne çıkarken Bitcoin geride kalıyor. Altın fiyatları bu hafta tüm zamanların en yüksek seviyelerine yaklaşırken, BTC yalnızca geçen hafta %3,6 oranında değer kaybetti. Bu durum, kripto paraların hâlâ olgunlaşma sürecinde olduğunu ve geniş kitleler nezdinde tam anlamıyla bir güvenli liman statüsü kazanamadığını gösteriyor.
Makroekonomik cephede de rüzgârlar Bitcoin’in lehine esmiyor. ABD Merkez Bankası’nın (Fed) 18 Haziran’daki toplantısında faizleri %4,25–%4,50 aralığında sabit tutması, piyasalarda beklenen bir karardı. Ancak enflasyonla mücadelede süregelen sıkı duruş ve faiz indirimlerine yönelik azalan beklentiler, riskli varlıklar üzerindeki baskıyı artırdı. Özellikle %2,8 seviyesindeki çekirdek PCE enflasyonu ve yaklaşan ABD seçimlerinin gölgesinde şekillenen potansiyel Trump politikaları, yatırımcıların faiz indirimi ihtimalini sınırlı görmesine neden oluyor.
CME Group’un FedWatch aracı, FOMC’nin 2025 yılına kadar yalnızca iki adet 25 baz puanlık faiz indirimi öngördüğünü gösteriyor. Daha önce bu beklenti dört indirim yönündeydi. Eylül ayında faiz indirimi olasılığı ise sadece %58,4 düzeyinde fiyatlanıyor. Bu tablo, güçlü bir dolar ve düşük likidite beklentisinin etkisiyle Bitcoin gibi riskli varlıklar üzerinde negatif bir baskı yaratıyor.
QCP Capital’in yayımladığı son rapor da bu görüşü destekliyor. Değerlendirmeye göre Fed, 2025 yılı içinde yalnızca bir faiz indirimi gerçekleştirebilir. Bu da piyasalardaki genel likidite beklentilerini aşağı çekerken, Bitcoin’in kısa vadede yukarı yönlü ivme kazanmasını zorlaştırıyor.
Sonuç olarak, Bitcoin’in dar bir bantta sıkışmış hali, hem teknik hem de temel analiz açısından güçlü bir çıkış senaryosunu şimdilik masadan kaldırıyor. Jeopolitik riskler, siber saldırılar ve sıkı para politikaları, kripto yatırımcılarının karşısındaki başlıca engeller. Bu tablo değişmediği sürece, Bitcoin’in “dijital güvenli liman” iddiasını yeniden kanıtlaması kolay olmayacak.










