Birikim yapmak… Herkesin bildiği ama herkesin aynı şekilde uygulamadığı bir davranış biçimi. Modern dünyanın belki de en çok konuşulan konularından biri olan finansal okuryazarlık, tasarruf alışkanlığının kişiselleştirilmesiyle anlam kazanıyor. Zira para biriktirmek yalnızca sayısal bir süreç değil; psikolojik, kültürel ve hatta karakterle doğrudan ilişkili bir davranış biçimi. Bu davranış biçimi, her bireyde farklı bir şekilde tezahür ediyor.
Kimimiz ilhamla başlıyoruz bu yola. Belki izlediğimiz bir belgesel, belki sosyal medyada denk geldiğimiz bir video ya da finansal özgürlüğüne kavuşmuş bir yakınımızın hikâyesi tetikliyor bizi. İçimizde bir kıvılcım yanıyor, motivasyonumuz tavan yapıyor. Ancak sadece ilhamla başlayan birikim süreçleri, genellikle istikrarsızlıkla sonuçlanabiliyor. Birkaç ay süren heves, yerini belirsizliğe ve vazgeçişe bırakabiliyor.
Bazılarımız ise ajanda ile, plan programla ilerlemeyi seviyor. Her ay ne kadar kenara konulacağını, hangi kalemlerden feragat edileceğini titizlikle not ediyoruz. Bütçe tabloları, harcama analizleri, hedef tarihleri… Bu metodik yaklaşım, sürdürülebilirliği artırsa da, zaman zaman esnekliğin ve spontane kararların yokluğunda motivasyon kaybına neden olabiliyor.
Başka bir kesimse, tasarrufu bir tür yarışa çeviriyor. Kendine hedef koyan, bu hedefe ulaşmak için kıyasıya bir mücadeleye girişen bireyler… Belirli bir miktara ulaşmak için alışkanlıklarını gözden geçiren, bazen radikal kararlar alan bu kişiler, süreç boyunca büyük bir disiplin sergiliyor. Ancak bu yaklaşım da eğer bireyin doğasına uygun değilse, zamanla baskıya dönüşebiliyor.
Aslında tüm bu farklı yaklaşımlar, bize bir gerçeği gösteriyor: Birikim tarzı, karakter kadar kişisel bir meseledir. Bu yüzden “nasıl biriktirmeliyim?” sorusundan önce, “ben nasıl biriyim?” sorusunun cevabı aranmalı. Kimi risk almayı sever, kimi garantici davranır. Kimisi detaycıdır, kimisi daha sezgiseldir. Bu farklılıklar, tasarruf yöntemlerine doğrudan yansır.
Bir başka ifadeyle, kalıcı ve sürdürülebilir birikim alışkanlığı, kişinin kendi doğasına uygun olduğu sürece mümkündür. Sırf başkası öyle yapıyor diye bir yöntemi benimsemek, uzun vadede başarısızlık getirebilir. Oysa kendi yaşam tarzına, gelir düzeyine, harcama alışkanlıklarına ve hedeflerine uygun bir yol haritası oluşturmak, kişinin finansal sağlığı için en doğru başlangıç olacaktır.
Bu nedenle birikim yaparken, önce aynaya bakmak gerekir. “Ben kimim, nasıl yaşarım, neye değer veririm, hangi harcamalardan vazgeçebilirim, hangileri vazgeçilmezim?” gibi sorularla kendimizi tanımak, yolun yarısını geçmek demektir. Çünkü tasarruf, senin gibi olursa kalıcı olur. Belki de en önemlisi: Herkes biriktirir, ama herkes kendi yöntemince.
Sen hangisisin?