Küresel sermayenin yönü artık daha net
Geçtiğimiz yıl dünya çapında 1 trilyon dolarlık uluslararası doğrudan yatırım yapıldı ve bu devasa kaynağın neredeyse yarısı Asya-Pasifik bölgesine aktı. İngiltere merkezli fDi Markets verilerine göre bölge, 393 milyar dolarla zirveye otururken Avrupa 311 milyar dolarda, Kuzey Amerika ise 268 milyar dolarda kaldı.
Bu tablo bize aslında iki şey söylüyor: Birincisi, Asya-Pasifik’in enerji, teknoloji ve üretim ekosistemindeki cazibesi günden güne artıyor. İkincisi ise sermaye artık eski alışkanlıklarını terk edip, geleceğin merkezine doğru akıyor.
2024’ün şampiyonu yenilenebilir enerji oldu. Tek başına 270 milyar doları aşkın yatırım çekti, yani küresel doğrudan yatırımların dörtte birinden fazlası sadece bu alana aktı. Ama ilginç bir ayrıntı var: Rüzgâr projelerinde bir düşüş göze çarpıyor. Yatırımcılar sanki rüzgârı biraz arka plana atıp, daha çok güneş ve depolama teknolojilerine yönelmiş gibi. Bu da aslında enerjideki dönüşümün ne kadar dinamik olduğunu gösteriyor.
Bir diğer yıldız iletişim sektörü. Özellikle veri merkezleri, 146 milyar dolarlık yatırımla adeta geleceğin kaleleri hâline geldi. Dünya artık verinin, elektriğin ve internetin birleştiği o görünmez ağların etrafında şekilleniyor. Herkes, “enerjiyi ucuza kim bulacak?” sorusunun cevabını beklerken, veri merkezlerinin bu oyunda en stratejik taşlardan biri olacağı çok açık.
Yarı iletkenlerde yaşanan patlama da dikkat çekici. 2024’te yatırımlar iki kattan fazla artarak 120 milyar doları aştı. Ortalama bir projenin değeri 800 milyon dolar. Bu, sadece dev fabrikalar değil, aynı zamanda teknolojik bağımsızlığın yeni sembolü. Çip üretiminde kim öne çıkarsa, küresel ekonomide ipleri eline alacak.
Diğer tarafta ise kömür, petrol ve gazda yatırımlar yüzde 15 düşmüş durumda. Fosil yakıtların cazibesini yitirmesi şaşırtıcı değil ama hâlâ 89 milyar doların bu alana akması, geçiş sürecinin uzun ve sancılı olacağını hatırlatıyor. Elektronik bileşenlerdeki keskin düşüş de dikkat çekici. Pil yatırımlarındaki gerileme bu tabloyu belirginleştiriyor. Geçmişte “geleceğin yıldızı” denen batarya teknolojilerinde yatırım iştahının azalması, belki de sektörün bir doygunluğa ulaştığının veya yeni nesil teknolojilerin kapıda olduğunun sinyali.
Peki bu tabloda Asya-Pasifik neden bu kadar öne çıkıyor? Bunun birkaç sebebi var. Birincisi, üretim kapasitesi ve lojistik avantajlar. İkincisi, devletlerin sunduğu teşvikler ve yerel piyasaların büyüklüğü. Ama en önemlisi şu: Sermaye artık geleceğin büyüme hikâyesini arıyor ve o hikâye, ister enerji ister yarı iletken ister dijital altyapı olsun, Asya-Pasifik’te yazılıyor.
Avrupa ve Kuzey Amerika yatırım çekmeye devam etse de, küresel yarışta artık ağırlık doğuya kaymış durumda. Bu sadece ekonomi değil, aynı zamanda yeni bir jeopolitik güç dengesi anlamına geliyor. Önümüzdeki yıllarda, yatırımların yönü aynı zamanda teknolojik üstünlüğün, hatta siyasi nüfuzun da yönünü belirleyecek.
Bugün sermaye Asya’ya akıyor. Yarın belki başka bir bölge öne çıkacak. Ama kesin olan bir şey var: Uluslararası yatırımcılar, paralarını sadece bugüne değil, geleceğe koyuyor. Geleceğin adresi şimdilik çok açık: Asya-Pasifik.









