Türkiye’nin Çelik Kalkanı
Türkiye’nin savunma sanayiinde son yıllarda sergilediği yükseliş, yerli ve milli teknoloji üretiminin stratejik bir güç unsuru haline geldiğini her geçen gün daha net gösteriyor. Bu çerçevede, ASELSAN (ASELS) ile Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanlığı arasında imzalanan 1 milyar 122 milyon 139 bin 260 euro tutarındaki yeni hava savunma sistemleri sözleşmeleri, ülkemizin hava güvenliği alanında yeni bir sayfa açıyor. ASELSAN tarafından yapılan açıklamaya göre, bu kapsamda üretilecek sistemlerin teslimatları 2027 ile 2030 yılları arasında gerçekleştirilecek.
Bu yeni anlaşma, ASELSAN’ın geçtiğimiz Eylül ayında imzaladığı 1 milyar 650 milyon euroluk bir başka hava savunma sistemi sözleşmesinin devamı niteliğinde. O sözleşme kapsamında da teslimatlar 2027-2031 yıllarına yayılacak şekilde planlanmıştı. Bu iki dev anlaşma, Türkiye’nin yalnızca savunma sistemleri alanında değil, teknoloji ihracatı ve stratejik caydırıcılık bakımından da bölgesel güç dengesini etkileyecek nitelikte.
ASELSAN’ın bu hamleleri, ülkenin hava savunma mimarisini yerli sistemlerle güçlendirme stratejisinin önemli bir parçasını oluşturuyor. Türkiye’nin, özellikle son yıllarda artan jeopolitik riskler ve bölgesel güvenlik tehditleri karşısında, kendi geliştirdiği sistemlerle gökyüzünü koruma hedefi giderek somutlaşıyor. HİSAR, SİPER, GÖKDEMİR gibi yerli hava savunma projeleriyle önemli aşamalar kaydedilmişken, yeni sözleşmeler bu sistemlerin seri üretim ve entegrasyon süreçlerini daha da hızlandıracak.
ASELSAN sadece sözleşmelerle değil, aynı zamanda altyapı yatırımlarıyla da geleceğin savunma teknolojilerine yön veriyor. Ankara Gölbaşı’nda kurulan Oğulbey Teknoloji Üssü, bu vizyonun en somut örneklerinden biri. Avrupa’nın en büyük entegre hava savunma tesisi olarak tanımlanan bu üs, Türkiye’nin savunma üretiminde tam bağımsızlık hedefine giden yolda stratejik bir merkez niteliğinde. Tesis, radar, füze kontrol, elektronik harp, komuta-kontrol ve entegrasyon alanlarında geliştirilen sistemlerin üretim ve test süreçlerine ev sahipliği yapıyor.
Bu gelişmeler, Türkiye’nin sadece savunma alanında değil, teknolojik inovasyon ve ihracat kabiliyeti açısından da yeni bir döneme girdiğini gösteriyor. ASELSAN’ın Ar-Ge ve üretim kapasitesi, yalnızca Türkiye’nin güvenliğini değil, dost ve müttefik ülkelerin ihtiyaçlarını da karşılayabilecek seviyeye ulaştı. Bu durum, savunma sanayiinin dış ticarette önemli bir gelir kalemi haline gelmesine de zemin hazırlıyor.
ASELSAN ile Savunma Sanayii Başkanlığı arasında imzalanan bu yeni sözleşmeler, sadece finansal değeriyle değil, stratejik anlamıyla da Türkiye’nin geleceğine yapılan bir yatırım. 2027’den itibaren teslim edilmeye başlanacak sistemler, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin hava savunma kapasitesini yeni bir seviyeye taşıyacak. Gölbaşı’ndaki Oğulbey Teknoloji Üssü’nün faaliyete geçmesiyle birlikte Türkiye, savunma sanayiinde kendi teknolojisini üreten, geliştiren ve ihraç eden bir ülke kimliğini daha da pekiştirecek.
Bu tablo, “gökyüzü Türkiye’nin kontrolünde” sözünü artık bir temenniden öteye taşıyor; milli savunma vizyonunun somut bir gerçeği haline getiriyor.
