Altının Tarihi Yükselişi ve Küresel Ekonomi İçin Mesajları

Altın fiyatları, ABD’de açıklanan zayıf tarım dışı istihdam verisinin ardından tarihi bir rekor kırarak ons başına 3.600 dolar seviyesini aştı. Yeni haftaya da yükselişle giren değerli metal, 3.622 doları test ederek tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaştı. Türkiye’de gram altın da 4.805 TL’ye çıkarak TL bazında rekor kırdı. Bu güçlü yükseliş, yalnızca piyasalarda kısa vadeli bir hareketin ötesinde, küresel finans sisteminde değişen dengelerin ve yatırımcı algısının önemli bir yansıması niteliğinde.

Altının son dönemde hızlanan rallisinin arkasında birkaç kritik faktör bulunuyor. Her şeyden önce, ABD Merkez Bankası’nın 17 Eylül’de gerçekleştireceği toplantıda faiz indirimine gitmesine kesin gözüyle bakılıyor. Piyasalarda 25 baz puanlık bir indirim ihtimali yüzde 90’ın üzerinde fiyatlanırken, 50 baz puanlık daha agresif bir adımın da tamamen ihtimal dışı olmadığı görülüyor. Faiz oranlarının düşmesi, getirisi olmayan altın gibi varlıkları daha cazip hale getiriyor. Çünkü düşük faiz ortamı, tahvil ve mevduat gibi sabit getirili yatırım araçlarının cazibesini azaltırken, yatırımcıların gözünü altına çevirmesine yol açıyor.

Jeopolitik riskler, küresel büyüme endişeleri ve artan kamu borçları da altına olan talebi güçlendiren ek unsurlar arasında yer alıyor. Dünyanın farklı bölgelerinde devam eden çatışmalar ve ticaret gerilimleri, ekonomik belirsizlikleri artırırken, yatırımcıların güvenli liman arayışını besliyor. Özellikle büyük ekonomilerin kamu borç stoklarının hızla yükselmesi, para politikalarına dair güveni sarsarken, fiziksel ve sınırlı arzı olan altının cazibesini artırıyor.

2025 yılı performansı ise altının gücünü daha da net biçimde ortaya koyuyor. Yılbaşından bu yana yüzde 38 değer kazanan altın, aynı dönemde Bitcoin’in yüzde 21’lik yükselişini ve S&P 500 endeksinin yüzde 10’luk artışını geride bıraktı. Bu tablo, altını yalnızca güvenli liman değil, aynı zamanda güçlü bir alternatif yatırım aracı haline getirdi. Yatırımcıların son dönemde artan ilgisi, altının dijital varlıkları ve borsa endekslerini geride bırakarak öne çıkmasını sağladı.

Şimdi piyasalarda gözler ABD enflasyon verisine çevrilmiş durumda. Çarşamba günü açıklanacak TÜFE verisi, altının seyrinde belirleyici olacak. Enflasyonun beklentilerin altında kalması halinde, faiz indirimi beklentileri daha da güçlenecek ve altın fiyatlarının yükselişi ivme kazanacak. Buna karşın, manşet enflasyonun yüzde 0,3’ün üzerinde açıklanması, Fed’in temkinli kalmasına yol açarak agresif faiz indirim ihtimalini azaltabilir. Bu durumda kısa vadeli dalgalanmalar ve kâr realizasyonları gündeme gelebilir. Ancak uzun vadede jeopolitik riskler ve küresel ekonomik görünüm, altının güçlü bir destek bulmaya devam etmesini sağlayabilir.

Altının ulaştığı bu tarihi zirve, yalnızca yatırımcıların kazanç hesaplarını değil, aynı zamanda küresel finansal dengeleri de ilgilendiriyor. Fed’in atacağı adımlar, enflasyon verilerinin seyri ve jeopolitik gelişmeler altının seyrini belirleyecek temel faktörler olmaya devam edecek. Ancak görünen o ki, 2025 yılı altın için sadece bir güvenli liman yılı değil, aynı zamanda güçlü bir getiri yılı olarak tarihe geçecek.