Altında Rüzgâr Tersine Dönüyor: Rekorların Ardından Gelen Sert Düzeltme

Güvenli liman statüsü hâlâ geçerli, ancak bu limana girişin bile artık eskisi kadar “sakin” olmayacağı açıkça görülüyor.

Altın piyasasında haftalardır süren hızlı yükselişin ardından sert bir soluklanma dönemine girildi. Rekor seviyelere tırmanan ons altın, 4.381 dolarda tarihi zirvesini gördükten sonra %6’dan fazla değer kaybederek son 12 yılın en keskin geri çekilmesini yaşadı. Bu düşüş, yalnızca teknik bir düzeltme olarak değil, aynı zamanda küresel piyasalardaki risk algısının yeniden şekillenmesinin de bir yansıması olarak okunmalı. Çünkü bu kez fiyat hareketlerini belirleyen yalnızca yatırımcı psikolojisi değil; jeopolitik, ekonomik ve politik dinamiklerin kesişiminden doğan karmaşık bir tablo söz konusu.

ABD ile Çin arasında yeniden başlayan ticaret görüşmelerine dair iyimser hava, güvenli liman talebini zayıflatan en önemli faktörlerden biri oldu. Trump ve Şi Cinping’in gelecek hafta bir araya gelme planı, piyasada “ticaret savaşlarında yumuşama” beklentisini artırırken, riskli varlıklara dönüş hareketini tetikledi. Bu durum, son haftalarda güçlü bir şekilde yükselen altına yönelik alım iştahını törpüledi. Yatırımcılar kısa vadeli pozisyonlarını kapatarak kâr realizasyonuna yönelince, satışlar zincirleme biçimde hızlandı.

Diğer yandan doların küresel piyasalarda yeniden güç kazanması, altın fiyatları üzerinde ek bir baskı yarattı. ABD tahvil faizlerinin yukarı yönlü hareketiyle birlikte dolar endeksi son haftalarda belirgin biçimde toparlanırken, bu durum altın için maliyet artışı anlamına geldi. Güçlü dolar, tarihsel olarak güvenli liman talebini zayıflatır; bu kez de farklı olmadı. Özellikle faiz getirisi olmayan altın, yatırımcı açısından cazibesini bir miktar yitirdi.

Mevsimsel etkenler de düşüşte pay sahibi. Hindistan’da her yıl altın talebini artıran Diwali (Işık Festivali) döneminin sona ermesiyle, fiziki talepte belirgin bir durgunluk gözlendi. Bu durum Asya piyasalarındaki alım baskısını azaltarak, fiyatların gerilemesine katkı sağladı. Ayrıca teknik açıdan bakıldığında, altın fiyatları uzun süredir “aşırı alım bölgesi”ne işaret eden göstergeler veriyordu. RSI ve MACD gibi teknik analiz indikatörleri, aşırı ısınmış bir piyasanın sinyallerini haftalar öncesinden göndermişti. Nitekim bu düzeltme, bir anlamda kaçınılmaz hale gelmişti.

Gümüş tarafında ise tablo daha da sert. Likiditesi altına kıyasla yaklaşık dokuz kat daha düşük olan gümüş, piyasa şoklarına karşı çok daha hassas. Bu nedenle altındaki %6’lık düzeltmeye karşılık, gümüşte düşüş %8,7’ye kadar ulaştı. Bu hareket, yatırımcıların riskli pozisyonlardan hızla çıkma eğilimini açık biçimde gösteriyor. Özellikle vadeli piyasalarda yüksek kaldıraçla işlem yapan yatırımcılar için bu tür geri çekilmeler, zincirleme likidasyonları tetikleyebiliyor.

Normal şartlarda bu tür sert hareketlerin ardındaki dinamikleri anlamak için ABD Emtia Vadeli İşlemler Komisyonu’nun (CFTC) açıkladığı pozisyon verileri büyük önem taşır. Ancak hükümetin kapanması nedeniyle bu verilerin yayımlanmaması, piyasada belirsizliği artırdı. Verinin eksikliği, hedge fonların ve büyük spekülatörlerin hangi yönde pozisyon aldığına dair önemli bir bilgi boşluğu yarattı. Bu da yatırımcıların davranışlarını daha tepkisel hale getirdi.

Kısa vadede altındaki düzeltme sürecinin devam etmesi olası. Ancak bu düşüş, uzun vadeli yükseliş trendinin sona erdiği anlamına gelmiyor. Küresel ekonomide resesyon endişeleri, jeopolitik gerilimler ve enflasyonist baskılar hâlâ altın için destekleyici unsurlar olmaya devam ediyor. Yani, mevcut geri çekilme büyük olasılıkla bir “nefeslenme” olarak kalacak. Orta vadede yatırımcılar için yeni alım fırsatlarının doğması şaşırtıcı olmayacak.

Sonuç olarak, altın yatırımcısı için piyasanın bir kez daha sabrı test ettiği bir dönemden geçiyoruz. Rekorların ardından gelen bu sert düzeltme, aynı zamanda altının uzun vadeli değerini sorgulamak için değil, risk yönetiminin ne kadar hayati olduğunu hatırlamak için bir fırsat. Güvenli liman statüsü hâlâ geçerli, ancak bu limana girişin bile artık eskisi kadar “sakin” olmayacağı açıkça görülüyor.