Amerikan ekonomisinin kırılganlığı, son yıllarda ticaret savaşları, pandemi sonrası toparlanma sancıları ve jeopolitik risklerle fazlasıyla sınandı. Ancak Wall Street Journal tarafından yakın zamanda yayımlanan üç aylık ekonomi anketi, ABD ekonomisinin birçok olumsuzluğa rağmen şaşırtıcı bir direnç sergilediğini ortaya koyuyor. Ekonomistlerin beklentilerine bakıldığında, üç ay öncesine kıyasla daha güçlü büyüme ve istihdam artışı, daha düşük bir durgunluk riski ve nispeten daha kontrollü bir enflasyon tablosu öne çıkıyor.
Bu sonuçlar, özellikle ABD Başkanı Donald Trump’ın sık sık eleştirilen korumacı ticaret politikalarının sanıldığı kadar sert ekonomik sonuçlar doğurmadığını düşündürüyor. Anketin bir önceki turu, Trump’ın Amerika’nın en büyük ticaret ortaklarına yönelik sert gümrük tarifesi tehditlerinin doruğa ulaştığı dönemde yapılmıştı. Ancak sonrasında Trump bazı tarifeleri geri çekerek tansiyonu düşürmeyi tercih etti. Şimdiyse benzer bir tablo yeniden şekilleniyor. Trump, Brezilya, Kanada, Meksika ve Avrupa Birliği gibi birçok ülkeye 1 Ağustos itibarıyla daha yüksek tarifeler uygulanacağını ilan etti. Bu durum, piyasalarda yeni bir tedirginlik yaratırken, ekonomistler geleceğe dair beklentilerinde bir nebze temkinli olmaya devam ediyor.
Buna rağmen WSJ anketine katılan 69 ekonomistin son değerlendirmesi, daha önceki kadar kasvetli değil. Ekonomistler, 2025’in dördüncü çeyreğinde ABD’nin enflasyona göre ayarlanmış gayrisafi yurtiçi hasılasının (GSYH) bir önceki yıla göre %1 artmasını bekliyor. Bu oran, Nisan ayındaki %0,8’lik tahmine göre yukarı yönlü revize edilmiş durumda. Fakat Ocak ayındaki tahminin yalnızca yarısı; bu da toparlanmanın halen kırılgan olduğunu gösteriyor. Daha uzun vadede ise büyümenin 2026’da %1,9 seviyesine çıkacağı öngörülüyor. Bu da gösteriyor ki ABD ekonomisi ani bir sıçrama yapmaktansa, adım adım ilerleyen, temkinli bir toparlanma patikasında ilerliyor.
Resesyon ihtimaline bakıldığında da tablo bir miktar iyimserleşmiş durumda. Ekonomistler, önümüzdeki 12 ay içinde ABD’nin resesyona girme olasılığını %33 olarak tahmin ediyor. Bu oran, Nisan’daki %45’e kıyasla belirgin şekilde düşük, ancak yine de Ocak’taki %22’lik seviyenin üzerinde. Dolayısıyla riskler tamamen ortadan kalkmış değil; yalnızca biraz daha ötelenmiş gibi duruyor. Bu tabloyu en iyi özetleyenlerden biri Ulusal Restoranlar Birliği Baş Ekonomisti Chad Moutray olmuş: “Pek çok olumsuzluğa rağmen, ABD ekonomisi inatla dirençli olduğunu kanıtlıyor. Tüketiciler harcamaya devam ediyor, ancak ruh hali açıkça cesurdan temkinliye doğru kaydı.”
ABD tüketicisinin harcamayı sürdürmesi ve istihdamın görece güçlü kalması, ekonominin lokomotif unsurları olarak öne çıkıyor. Bu dinamikler, Trump yönetiminin uyguladığı ya da tehdit ettiği gümrük tarifelerinin kısa vadede tam olarak ne kadar hasar verdiğini ölçmeyi zorlaştırıyor. Üstelik Çin ile gerilimler, Avrupa’ya dönük yeni tarifeler, Latin Amerika’ya yönelik baskılar, küresel tedarik zincirlerinin halen tam olarak toparlanamamış olması gibi unsurlar, önümüzdeki dönem için halen büyük soru işaretleri yaratıyor.
Bütün bu tablo içinde dikkat çeken nokta, Trump’ın popülist ticaret söylemlerine rağmen ABD ekonomisinin bugüne dek ciddi bir gerileme sarmalına girmemiş olması. Ancak ekonomistlerin temkinli havası, bu politikalardan kaynaklanabilecek gecikmeli etkilerin ya da yeni tarifelerin daha uzun vadede sert sonuçlar doğurabileceği endişesine işaret ediyor. Kısacası Amerikan ekonomisi şimdilik korkulduğu kadar kötü durumda değil; ancak bu, kalıcı bir zafer ilan etmek için yeterli değil. İnadına ayakta duran bir ekonomi, risklerin ve belirsizliklerin gölgesinde dikkatle izlenmesi gereken kırılgan bir tablo çiziyor.
Belki de bu yüzden yatırımcıların, tüketicilerin ve politika yapıcıların geleceğe bakışında hâlâ temkinli bir iyimserlik hâkim. Çünkü ABD ekonomisi her ne kadar dayanıklılığını kanıtlasa da, özellikle küresel ticaret ilişkilerinde atılacak bir sonraki adım, bu dengeleri kolayca yerinden oynatabilecek potansiyele sahip. Ekonominin temeli olan tüketici güveninin kırılması ya da istihdamın zayıflaması ise tabloyu hızla tersine çevirebilir. Bu nedenle önümüzdeki aylarda Trump yönetiminin gümrük tarifeleri konusundaki kararları kadar, küresel ticaret ortaklarının vereceği tepkiler de ABD ekonomisinin rotasını belirleyecek temel etkenlerden biri olmaya devam edecek.










