AB, ABD’ye Karşı Tarife Misillemesine Hazırlanıyor: 72 Milyar Avroluk Liste Masada

Avrupa Birliği (AB), ABD’nin çelik ve alüminyum başta olmak üzere çeşitli ürünlere uyguladığı gümrük tarifelerine karşı yeni bir misilleme planı üzerinde çalışıyor.

Brüksel’de bir araya gelen AB ticaret bakanları toplantısının ardından yapılan açıklamalar, iki taraf arasında yürütülen müzakerelerin tıkanması durumunda AB’nin güçlü ve orantılı karşı adımlar atmaya hazır olduğunu gösterdi.

“Müzakereler Daha Faydalı, Ama Hazırlıklıyız”

AB Komisyonunun Ticaretten Sorumlu Üyesi Maros Sefcovic, toplantı sonrası yaptığı açıklamada, AB’nin en başından beri ABD ile sorunları diyalog ve müzakere yoluyla çözmek istediğini vurguladı. “Bakanlarla, tarifeler konusunda 1 Ağustos olarak belirlenen yeni son tarihi ve önümüzdeki haftalarda atılacak adımları görüştüm.” diyen Sefcovic, ABD’li yetkililerle gün içinde bir görüşme daha yapacağını kaydetti.

Ancak Sefcovic, AB’nin ABD’den gelecek adımlara karşı hazırlıksız olmadığını da açıkça dile getirdi:

“Transatlantik ilişkilerimizde dengeyi yeniden sağlamak için gerekirse iyi düşünülmüş, orantılı önlemler de dahil olmak üzere her şeye hazırlıklı olmalıyız.”

72 Milyar Avroluk İkinci Liste

Sefcovic, AB’nin daha önce ABD’nin çelik ve alüminyum tarifelerine karşı hazırladığı yaklaşık 21 milyar avro tutarındaki misilleme paketinin askıya alındığını hatırlatarak, şimdi ise daha geniş kapsamlı ikinci bir listeyi üye ülkelerle paylaştıklarını belirtti. Bu yeni öneri paketi, yaklaşık 72 milyar avro değerinde ABD ithalatını kapsayan ürünleri içeriyor.

Bu listenin içeriği henüz detaylandırılmadı. Üye ülkeler önümüzdeki günlerde bu listeyi tartışacak ve üzerinde ortak bir tutum geliştirecek. Sefcovic, “Tüm seçenekler masada.” diyerek AB’nin olası misilleme cephesini açık bıraktı.

“ABD ile Müzakere Edilmiş Bir Çözüm Önceliğimiz”

Toplantıya başkanlık eden AB Dönem Başkanı Danimarka’nın Dışişleri Bakanı Lars Lokke Rasmussen de benzer mesajlar verdi. Rasmussen, ABD’nin getirdiği tarifeleri “kesinlikle kabul edilemez ve haksız” olarak nitelendirerek, AB’nin önceliğinin müzakere edilmiş karşılıklı faydaya dayalı bir çözüm bulmak olduğunu söyledi.

Ancak Rasmussen, alternatif senaryolar için de net konuştu:

“Olası bütün senaryolara hazırlıklıyız. Tatmin edici bir çözüm bulunamazsa, AB ABD’ye güçlü ve orantılı karşı tedbirlerle yanıt vermeye hazırdır.”

Rasmussen ayrıca, “Barış istiyorsanız savaşa hazırlanmalısınız” sözünü hatırlatarak bunun bir savaş niyeti değil, AB Komisyonuna ABD’ye karşı daha güçlü bir pazarlık pozisyonu sağlamak için söylendiğini dile getirdi.

ABD’den Yeni Tarife Resti: %30’luk Tehdit

Bu gelişmelerin arka planında, ABD Başkanı Donald Trump’ın hafta sonu AB’ye gönderdiği mektup yer alıyor. Trump, 1 Ağustos’tan itibaren AB’den ithal edilen tüm ürünlere sektörel tarifelerin dışında ek olarak yüzde 30 gümrük vergisi uygulanacağını bildirdi. Halihazırda Trump yönetimi, çelik ve alüminyum ithalatında yüzde 50, otomotivde yüzde 25 ve diğer pek çok üründe yüzde 10 seviyelerinde ek vergiler uyguluyor.

ABD tarafının bu adımı, ticaret savaşlarının yeniden alevlenebileceğine dair küresel piyasalarda kaygı yaratmış durumda. Avrupa cephesinde ise birlik üyelerinin ticaret politikası yetkisini AB Komisyonuna devretmiş olması, bu tür konuların ortak blok kararıyla yürütülmesini sağlıyor.

Küresel Ticaret Dengeleri ve Olası Yansımalar

Bu tarz ticari gerilimler sadece Brüksel ve Washington arasındaki ilişkilere değil, küresel büyüme beklentilerine ve piyasaların risk iştahına da doğrudan etki ediyor. AB’nin 72 milyar avroluk potansiyel misilleme listesini masaya koyması, pazarlık masasında elini güçlendirmek için önemli bir hamle. Ancak müzakereler başarısız olursa, iki dev ekonominin karşılıklı tarifeleri tırmandırması küresel tedarik zincirlerinde yeni bir şok dalgası yaratabilir.

Avrupa’nın “daha fazla tarife” kartını elinde tutarak ABD’yi anlaşmaya zorlaması, dengeleri değiştirebilir. Fakat ABD’nin tutumunu daha da sertleştirmesi halinde, başta otomotiv, tarım ve teknoloji olmak üzere pek çok sektörde şirketler ve tüketiciler maliyet artışlarıyla karşı karşıya kalabilir.

Ticaret savaşlarının yeniden gündeme gelmesi, hem Avrupa’da hem ABD’de enflasyonun yeniden hızlanmasına yol açabilecek ek maliyetler anlamına geliyor. Küresel merkez bankalarının faiz indirimine ne zaman gidebileceği tartışılırken, bu tür gelişmeler para politikası projeksiyonlarını da karmaşık hale getiriyor.