Küresel ekonomi, pandemi sonrası dönemde hızlı bir dönüşüm içinde. Teknolojik atılımlar, iklim krizi kaynaklı yeşil dönüşüm, tedarik zincirlerinin yeniden yapılanması ve artan jeopolitik gerilimler, ekonomik dengeleri kökten etkiliyor. Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler ise bu değişim rüzgârında hem fırsatlarla hem de risklerle karşı karşıya. Peki, yeni dünya düzeninde Türkiye hangi konumda?
1. Küresel Ekonomide Yeni Trendler
a. Dijitalleşme ve Yapay Zekâ Devrimi
Teknoloji, ekonomik büyümenin temel dinamiği haline geldi. Yapay zekâ (AI), blockchain, metaverse ve nesnelerin interneti (IoT), üretimden lojistiğe kadar her alanda verimliliği artırıyor. Örneğin, ABD ve Çin, AI yarışında trilyon dolarlık yatırımlarla liderliği kaptırmamak için mücadele ediyor. Bu süreçte, dijital altyapısını güçlendiren ülkeler, küresel değer zincirinde daha kritik bir rol üstleniyor.
b. Yeşil Ekonomi ve Enerji Dönüşümü
İklim krizi, şirketleri ve ülkeleri karbonsuzlaşmaya zorluyor. Avrupa Birliği’nin (AB) 2050’de karbon nötr hedefi ve ABD’nin Enflasyon Azaltma Yasası (IRA) gibi politikalar, yenilenebilir enerji, elektrikli araçlar ve yeşil hidrojene yatırımı hızlandırdı. Fosil yakıtlara bağımlı ekonomiler ise bu dönüşümde geride kalma riskiyle karşılaşıyor.
c. Tedarik Zincirlerinin Bölgeselleşmesi
Pandemi ve Ukrayna Savaşı, küresel tedarik zincirlerinin kırılganlığını ortaya çıkardı. Şirketler artık “Çin+1” stratejisiyle üretimi Asya’ya yayarken, ABD ve AB, yarı iletken gibi kritik sektörleri yerel kaynaklarla destekliyor. Bu durum, lojistik ve üretim merkezi olan ülkeler için yeni fırsatlar doğuruyor.
d. Jeopolitik Gerilimler ve Ekonomik Bloklaşma
ABD-Çin rekabeti, Rusya’ya yaptırımlar ve Batı ile Doğu arasındaki kutuplaşma, ticaretin kurallarını yeniden yazıyor. Ülkeler, “güvenilir ortaklar” ile iş birliğine öncelik verirken, geleneksel ittifaklar sorgulanıyor. Örneğin, Hindistan ve Suudi Arabistan gibi ülkeler, çok kutuplu dünyada denge siyasetiyle öne çıkıyor.
2. Türkiye’nin Mevcut Konumu ve Güçlü Yönleri
a. Coğrafi ve Lojistik Avantaj
Türkiye, Asya ile Avrupa arasında bir köprü olarak küresel tedarik zincirlerinde kritik bir role sahip. İstanbul Havalimanı ve demir yolu projeleri, lojistik kapasitesini güçlendiriyor. Ayrıca, Karadeniz’de keşfedilen doğalgaz rezervi, enerji bağımsızlığı yolunda umut vaat ediyor.
b. Teknoloji ve Savunma Sanayii Atılımı
Yerli elektrikli araç markası TOGG, insansız hava araçları (İHA) ve milli savaş uçağı projeleri, Türkiye’nin yüksek teknoloji alanındaki iddiasını gösteriyor. Türksat 6A gibi uzay projeleri de dijital egemenlik hedefini destekliyor.
c. Genç Nüfus ve Dinamik Girişim Ekosistemi
Nüfusunun %40’ı 25 yaş altında olan Türkiye, nitelikli insan kaynağıyla dijital dönüşümü hızlandırabilir. Türk girişimleri, fintech ve e-ticaret alanlarında bölgesel liderliğe oynuyor.
d. Yenilenebilir Enerji Potansiyeli
Rüzgâr ve güneş enerjisinde Avrupa’nın önde gelen üreticilerinden biri olan Türkiye, yeşil dönüşümde avantajlı. Hidroelektrik ve jeotermal kaynaklar da enerji çeşitliliğini artırıyor.
3. Zorluklar ve Riskler
a. Kronik Enflasyon ve Kur İstikrarsızlığı
TL’nin son yıllardaki değer kaybı ve %60’ları aşan enflasyon, yatırım ortamını olumsuz etkiliyor. Merkez Bankası’nın bağımsızlığına dair şüpheler, uluslararası yatırımcıların temkinli davranmasına neden oluyor.
b. Dış Ticaret Açığı ve Enerji Bağımlılığı
İthalatın %70’e yakını enerji ve ara malı olan Türkiye, döviz kuru şoklarına karşı savunmasız. Rusya’ya artan enerji bağımlılığı da jeopolitik riskleri artırıyor.
c. Beyin Göçü ve Nitelikli İş Gücü Sorunu
Yüksek enflasyon ve siyasi belirsizlik, genç ve eğitimli nüfusun yurtdışına göç etmesine yol açıyor. Bu durum, uzun vadeli büyüme için ciddi bir tehdit.
d. Jeopolitik Dengelerdeki Kırılganlık
NATO üyeliği ile Rusya ve Ortadoğu’daki ilişkiler arasında denge kurmak zorunda kalan Türkiye, Batı ile ilişkilerdeki gerilimler nedeniyle yatırım çekmekte zorlanabiliyor.
4. Türkiye İçin Fırsat Penceresi: Ne Yapılmalı?
- Merkez Bankası’nın İnandırıcılığı: Enflasyonla mücadelede bağımsız ve şeffaf bir para politikası şart.
- Yeşil Yatırımların Hızlandırılması: AB’nin sınırda karbon düzenlemesi (CBAM) gibi uygulamalara hazırlık için yenilenebilir enerji ve yeşil sanayi teşvik edilmeli.
- Teknoloji ve AR-GE Destekleri: Yapay zekâ, siber güvenlik ve uzay teknolojilerine ayrılan bütçe artırılmalı; girişimciler vergi avantajlarıyla desteklenmeli.
- Eğitim Reformu: Dijital okuryazarlık ve teknik eğitim, genç nüfusun küresel rekabet gücünü artırmak için öncelikli olmalı.
- Dış Politikada Dengeli Diplomasi: Batı ile ilişkiler onarılırken, Asya ve Afrika’daki ekonomik ortaklıklar derinleştirilmeli.
Son Söz
Küresel ekonomi, fırtınalı bir denizde ilerlerken, Türkiye’nin bu süreçteki konumu, alacağı yapısal reformlara bağlı. Dijitalleşme, yeşil dönüşüm ve bölgesel iş birlikleri, ülkeyi orta gelir tuzağından çıkaracak anahtar unsurlar. Ancak bunun için siyasi istikrar, şeffaf yönetim ve uzun vadeli bir vizyon şart. Türkiye, coğrafyasının sunduğu avantajları doğru kullanırsa, yeni ekonomik düzende sadece bir “köprü” değil, bir “merkez” olabilir.