2026 Eşiğinde Borsa İstanbul: Zayıflığın Ardındaki Gerçekler ve Temkinli Umutlar

2025’te zayıf kalan Borsa İstanbul’da gözler bilançolarda; 2026 için umut temkinli, yönü makro politikalar belirleyecek.

2025’in sonuna gelinirken Borsa İstanbul yatırımcısının ruh hali, yılın genel seyrini yansıtır nitelikte: temkinli, seçici ve büyük ölçüde savunmada. Yıl boyunca yüksek faiz ortamı, artan finansman maliyetleri, gerek iç talepte gerekse küresel ekonomide görülen belirgin yavaşlama, şirket bilançolarında kârlılığı baskılayan ana unsurlar olarak öne çıktı. Bu tablo içinde BIST endeksleri zaman zaman tepki yükselişleri üretse de genel görünüm, reel anlamda zayıf bir performansla şekillendi.

Özellikle sanayi ve ihracat ağırlıklı şirketler, hem maliyet enflasyonu hem de Avrupa başta olmak üzere ana pazarlardaki durgunluk nedeniyle zorlandı. Kur tarafında görece kontrollü seyir, ihracatçıların fiyatlama gücünü sınırlarken, iç pazara çalışan şirketler yüksek faizlerin tüketimi baskılamasıyla karşı karşıya kaldı. Bu durum, bilanço kalitesinde bozulma ve nakit akışında zayıflık olarak okunabilecek bir dizi sinyal üretti. Sonuçta yatırımcı davranışı da kısa vadeli, fırsat odaklı ve defansif bir çizgiye evrildi.

Yılın son çeyreğine girilirken dördüncü çeyrek bilançoları, 2026’ya dair beklentilerin şekillenmesinde kritik bir eşik olarak görülüyor. Uzmanların ulaştırma, telekomünikasyon ve bankacılık gibi sektörleri öne çıkarması tesadüf değil. Ulaştırma tarafında görece güçlü talep ve kur bazlı gelir yapısı, telekomünikasyonda ise düzenli nakit akışı ve fiyatlama esnekliği dikkat çekiyor. Bankacılık sektörü ise yüksek faiz ortamının net faiz marjlarını desteklemesi sayesinde, tüm makro zorluklara rağmen endeksin taşıyıcı unsurlarından biri olmayı sürdürüyor.

Teknik açıdan bakıldığında BIST 100’de belirli destek ve direnç seviyeleri yatırımcı psikolojisi üzerinde belirleyici olmaya devam ediyor. Ancak asıl mesele teknik seviyelerden ziyade, bu seviyeleri kalıcı şekilde aşabilecek bir makro zeminin oluşup oluşmayacağı. Para politikası duruşu, enflasyonla mücadelede atılacak adımlar ve mali disiplinin korunması, 2026’da borsanın yönü açısından hayati önemde olacak.

2026 beklentileri ise güçlü bir ralli hikâyesinden çok, sınırlı ama tabana yayılma potansiyeli olan bir toparlanmaya işaret ediyor. Bankacılık ve sigorta pozitif faiz ortamından faydalanmaya devam edebilirken, perakende sektörü olası reel gelir toparlanmalarına duyarlı bir potansiyel barındırıyor. Bununla birlikte seçicilik her zamankinden daha önemli. Borçluluk oranı yüksek, nakit yaratma kabiliyeti zayıf şirketlerin yeni yılda da baskı altında kalması muhtemel görünüyor.

Bu noktada göz ardı edilmemesi gereken bir diğer unsur da yabancı yatırımcı perspektifi. Türkiye’ye yönelik risk algısında kalıcı bir iyileşme sağlanmadan, Borsa İstanbul’da güçlü ve sürdürülebilir bir yabancı girişi beklemek gerçekçi olmayabilir. Jeopolitik riskler, küresel faiz patikası ve gelişmekte olan piyasalara yönelik genel risk iştahı, 2026’da da yerli yatırımcı kadar yabancı yatırımcının davranışını belirleyecek.

Sonuç olarak Borsa İstanbul, 2025’i zorlu bir sınavdan geçmiş halde kapatıyor. 2026 ise mucizelerden çok denge ve normalleşme yılı olma potansiyeli taşıyor. Güçlü bilançolar, öngörülebilir politikalar ve makro istikrarın güçlenmesi halinde, piyasada güvenin kademeli olarak yeniden inşa edilmesi mümkün olabilir. Ancak bu süreçte sabır, disiplin ve seçicilik yatırımcının en önemli sermayesi olmaya devam edecek.