Türkiye Ekonomisinde Dengelenme Sinyalleri Güçleniyor: Enflasyon, Piyasalar ve Beklentiler

Türkiye’de dezenflasyon sinyalleri güçlenirken piyasalar küresel belirsizlikler ve veri akışıyla yön arayışını sürdürüyor.

TCMB Başkanı Fatih Karahan’ın son değerlendirmeleri, Türkiye ekonomisinde dezenflasyon sürecine girildiğine yönelik işaretlerin belirginleştiğini gösteriyor. Karahan, hissedilen enflasyonun özellikle gıda ve kira kalemlerinden kaynaklandığını vurgularken, kira artışlarının uzun süre yüzde 4’ün üzerinde seyrettiğini ancak artık bu seviyelerin altına gerilediğini dile getirdi. Konut arzındaki artış ve talepteki dengelenmenin fiyat baskısını azaltmaya başladığını belirten Karahan, hizmet enflasyonunda son bir yılda görülen düşüşü de bu eğilimin destekleyicisi olarak yorumladı. Döviz rezervlerinde 80 milyar doları aşan artışın büyük kısmının yurtiçi döviz bozdurmalardan geldiğini ve KKM bakiyesindeki ciddi düşüşle birlikte para politikasının etkilerinin daha görünür hale geldiğini ifade etti. Tüketim ve ithalattaki yavaşlamanın da talep yönlü enflasyon baskısını azaltması açısından kritik olduğu değerlendiriliyor.

Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın yeniden değerleme oranını 2025 yılı için yüzde 25,49 olarak belirlemesi, vergi, harç ve ceza kalemlerinin önümüzdeki yılda bu oran doğrultusunda güncelleneceğini ortaya koyuyor. Bu durum, kamusal mali yüklerin enflasyonun altında artırılması açısından mali disiplin çerçevesinde yorumlanabilir. Öte yandan, beyaz eşya sektörünün çatı örgütü TURKBESD’nin ekim verileri, iç pazardaki sınırlı toparlanmaya karşın ihracat ve üretimde belirgin düşüş yaşandığını ortaya koyuyor. Küresel pazarda Çinli üreticilerin artan rekabeti, sektörün zayıf görünümünde önemli bir faktör olarak öne çıkıyor.

Küresel cephede ise Fed’in Bej Kitap raporu, yüksek gelir grubu dışındaki tüketici harcamalarının zayıfladığına, istihdam artışının hız kestiğine ve maliyet baskılarının sürdüğüne işaret ediyor. Bu tablo, Aralık ayında beklenen faiz indirimi tartışmalarını karmaşık bir zemine taşıyor. Bir yandan talep soğuması para politikasında gevşemeyi desteklerken, diğer yandan enflasyonist baskıların tam olarak çözülmemiş olması Fed üzerinde dikkatli bir denge arayışını zorunlu kılıyor.

Yurtiçi veriler tarafında ajanda oldukça yoğun. TÜİK’in açıklayacağı dış ticaret istatistikleri ve ekonomik güven endeksi, ekonomik aktivitenin genel yönüne ışık tutacak. BDDK’nın haftalık bankacılık verileri ile TCMB’nin para ve banka istatistikleri de kredi eğilimleri, mevduat yapısı ve likidite koşullarının izlenmesi açısından kritik önem taşıyor.

Bist 100

Borsa İstanbul’da BIST100 endeksi gün içinde dar bir bantta dalgalanarak yüzde 0,53 yükselişle 10.914 puandan kapanırken, işlem hacmi 112,9 milyar TL’ye ulaştı. Finansal Kiralama-Faktoring, Teknoloji ve Ticaret sektörleri pozitif ayrışırken, Aracı Kurumlar, Spor ve Tekstil-Deri endeksleri değer kaybetti. Teknik görünüm genel olarak pozitif kalmaya devam ederken, 11.000 puan seviyesinin üzerinde kalıcılık sağlanması halinde yükselişin 11.250 puana doğru ivme kazanabileceği değerlendiriliyor. Geri çekilmelerde 10.800 önemli destek konumunda; bu seviyenin kırılması halinde 100 günlük ortalamaya denk gelen 10.660 seviyesine doğru daha derin bir düzeltme riski oluşabilir.

VIOP 30 Aralık Vadeli Sözleşme

VIOP 30 Aralık vadeli sözleşmede gün içi dalgalanma dikkat çekerken kapanış zayıf kaldı. Teknik göstergelerdeki negatif eğilim ve momentum kaybı, fiyatlamanın baskı altında olduğunu gösteriyor. 12.050 ilk destek olarak öne çıkarken, aşağı yönde 11.950 ve 11.800 seviyeleri izleniyor. Yukarı yönlü hareketlerde 12.250 seviyesi belirleyici direnç niteliği taşırken, bu seviyenin aşılması durumunda yeniden 12.400 bandına doğru bir toparlanma görülebilir.

Genel çerçevede hem yerel hem küresel makroekonomik görünüm, politika yapıcıların hem talep hem de fiyat istikrarı açısından dikkatli bir çizgi izlediği bir döneme işaret ediyor. Türkiye’de talepteki dengelenme ve hizmet enflasyonundaki yavaşlama dezenflasyon sürecini desteklerken, küresel tarafta büyüme beklentilerindeki zayıflık ve Fed belirsizliği risk iştahını dalgalı tutmaya devam ediyor. Piyasalar, iç dinamikler ile dış koşulların eş zamanlı etkisi nedeniyle yön arayışını sürdürüyor.