Faiz İndirimi Beklentisi ve Merkez Bankaları Etkisi
Küresel piyasalarda altın, bir kez daha yatırımcıların güvenli liman reflekslerini harekete geçirmiş durumda. ABD Merkez Bankası’nın para politikasına ilişkin beklentiler, jeopolitik belirsizlikler ve merkez bankalarının süregelen alımları, sarı metalin fiyatını yukarı taşırken, ons altın 14 Kasım’dan bu yana en yüksek seviyesine ulaşarak dikkatleri yeniden bu cepheye çevirdi. Özellikle ABD’den gelen son ekonomik verilerin, Fed’in Aralık ayında faiz indirimine gidebileceğine yönelik beklentileri güçlendirmesi, dolar üzerindeki baskıyı artırdı ve altına olan talebi hızlandırdı.
Piyasalardaki bu tabloyu yakından izleyen kurumların başında gelen Deutsche Bank, altına yönelik orta ve uzun vadeli beklentilerini yukarı yönlü revize ederek önemli bir sinyal verdi. Banka, yatırımcı akımlarındaki istikrarın sağlanması ve merkez bankalarının güçlü talebini sürdürmesini temel gerekçeler olarak gösterdi. Bu çerçevede 2026 yılı için ons altın ortalama fiyat tahmini 4 bin dolardan 4 bin 450 dolara yükseltildi. Bu revizyon, yalnızca kısa vadeli dalgalanmalara değil, yapısal bir eğilime işaret ediyor.
Banka tarafından paylaşılan yeni öngörüler, altın fiyatlarının gelecek yıl 3 bin 950 ile 4 bin 950 dolar aralığında dalgalanabileceğini ortaya koyuyor. Bu bant aralığının üst sınırı, COMEX’te işlem gören Aralık 2026 vadeli altın kontratının mevcut fiyatının yaklaşık yüzde 14 üzerinde bulunuyor. Bu fark, piyasaların mevcut durumda dahi altın için güçlü bir potansiyeli tam olarak fiyatlamadığına ilişkin yorumlara yol açıyor. Daha da dikkat çekici olan ise, bankanın 2027 için ons başına ortalama 5 bin 150 dolar, 2028 için ise 4 bin 500 dolar tahmininde bulunması. Bu rakamlar, altının önümüzdeki yıllarda da portföylerdeki ağırlığını koruyacağına işaret ediyor.
Kısa vadeli fiyat hareketlerine bakıldığında da tablo benzer şekilde parlak. Ons altın, günün erken saatlerinden itibaren yükselişini sürdürerek 4 bin 173 dolara kadar çıktı ve böylece 14 Kasım’dan bu yana en yüksek seviyesini gördü. Akşam saatleri itibarıyla ons fiyatı yüzde 0,68 artışla 4 bin 158 dolar civarında dengelendi. Bu hareket, yalnızca küresel piyasalarda değil, Türkiye’de de doğrudan etkisini hissettirdi. Dolar/TL kuru ve ons fiyatındaki artışın birleşimiyle gram altın fiyatı yüzde 0,67 yükselerek 5 bin 675 liradan işlem gördü.
Altındaki bu güçlü seyrin arka planında yalnızca faiz indirimi beklentileri yok. Son yıllarda merkez bankalarının rezerv çeşitlendirme politikaları çerçevesinde altına yönelmesi, talebin daha kalıcı bir zemin kazanmasını sağladı. Özellikle gelişmekte olan ülkelerin altın alımlarını artırması, fiyatlar üzerinde aşağı yönlü riskleri sınırlayan önemli bir faktör olarak öne çıkıyor. Buna ek olarak, küresel borçluluk seviyelerinin yüksek seyri ve enflasyonla mücadelenin tam anlamıyla sona ermemiş olması, altını uzun vadeli bir korunma aracı olarak cazip kılıyor.
Tüm bu gelişmeler ışığında altın, yalnızca kısa vadeli spekülatif bir yatırım aracı değil, aynı zamanda küresel ekonomik düzenin belirsizliklerine karşı bir sigorta işlevi görmeye devam ediyor. Deutsche Bank’ın yukarı yönlü revizyonları da bu algının kurumsal düzeyde güçlendiğini gösteriyor. Önümüzdeki dönemde Fed’in atacağı adımlar, doların seyri ve merkez bankalarının alım iştahı, altının yol haritasını belirleyecek temel unsurlar olmaya devam edecek gibi görünüyor. Ancak bugünden bakıldığında, altının hikâyesi henüz tamamlanmış değil ve sarı metal, yatırımcıların radarında kalmayı sürdürecek.










