BIST 100’de Sessiz Baskı: Piyasalar Neden Yön Bulmakta Zorlanıyor?

BIST 100 yüzde 0,52 düşerek 10.922 puana indi. Sektörler ayrıştı; küresel ve yerel veriler yön arayışını sürdürüyor. Teknik bant daraldı.

Borsa İstanbul, haftayı dalgalı bir seyrin ardından yüzde 0,52’lik kayıpla tamamladı ve BIST 100 endeksi günü 10.922,86 puandan kapattı. Hacmin 117 milyar lirada kalması, yatırımcıların temkinli duruşunu bir kez daha ortaya koyuyor. Son dönemde endeksin 11.000 puan etrafında sıkışması, küresel belirsizliklerin ve iç veri trafiğinin birleştiği bir dönemde piyasanın yön arayışını yansıtıyor.

Bankacılık endeksinde yüzde 0,90’lık kayıp dikkat çekerken holding tarafının sınırlı da olsa yükseliş göstermesi, sermaye grubunun defansif pozisyon alışlarını işaret ediyor. Tekstil sektörü günün en güçlü performansını yüzde 1,62 artışla sergilerken, iletişim sektörü yüzde 1,77 kayıpla en çok değer kaybedenler arasında yer aldı. Sektörel farklılaşma, beklenti yönetiminin ne kadar kırılgan olduğunu ve yatırımcıların haber akışına duyarlılığını net biçimde gösteriyor.

Küresel piyasalar açısından bakıldığında, Fed yetkililerinin açıklamaları yeniden aralık ayında faiz indirimi ihtimalini gündeme taşıdı. Bu durum her ne kadar risk iştahını destekler nitelikte görünse de, ABD’deki karmaşık veri akışı yatırımcılar için hâlâ net bir resim sunmuyor. Piyasalar artık sadece faiz adımlarını değil, enflasyonun kalıcılığını ve ekonominin dayanıklılığını birlikte okumak zorunda. Bu nedenle küresel piyasalardaki iyimserlik, Borsa İstanbul’a doğrudan yansımıyor; etkisi daha zayıf, daha dolaylı oluyor.

Yurt içinde açıklanan veriler ekonomik görünüm açısından hem olumlu hem de temkinli bir tablo çiziyor. TCMB verilerine göre reel sektörün döviz açığındaki 979 milyon dolarlık gerileme, kur riskine karşı hassasiyetin azaldığını ve şirketlerin daha kontrollü bir pozisyon yönetimine geçtiğini gösteriyor. Bu önemli çünkü kur oynaklığının risk oluşturmaya devam ettiği bir ortamda reel sektörün nefes aldığı her adım, finansal istikrarı güçlendiren bir unsur olarak görülüyor. Öte yandan Finansal Hizmetler Güven Endeksi’nin kasımda 184,6 seviyesine yükselmesi, sektörün genel görünüm konusunda bir miktar daha iyimser olduğunu ortaya koyuyor.

Ancak piyasalara yön verecek olan asıl unsur önümüzdeki haftaki yoğun veri trafiği olacak. Reel kesim güven endeksi, kapasite kullanım oranı, dış ticaret dengesi ve işsizlik verileri Türkiye ekonomisinin kısa vadeli görünümüne ışık tutacak. Bunun yanında ABD Üretici Fiyat Endeksi ve Fed’in Bej Kitap raporu, küresel risk iştahının seyrini belirleyecek. Almanya’dan gelecek büyüme ve enflasyon verileri de Avrupa piyasalarında olduğu kadar Borsa İstanbul açısından da kritik öneme sahip.

Teknik açıdan bakıldığında 10.800 ve 10.700 puan destek seviyeleri olarak öne çıkarken 11.000 ve 11.100 puanlı bölge hâlâ güçlü bir direnç hattı oluşturuyor. BIST 100’ün bu bantta sıkışması, piyasaya yön verecek güçlü bir haber akışı veya beklenti değişimi olmadan kırılmasının zor olduğunu gösteriyor. Yatırımcıların bugünlerde daha seçici davrandığı, endeks geneline yayılmış bir alım iştahı yerine sektör ve hisse bazlı hareketlerin öne çıktığı açıkça görülüyor.

Genel tabloya bakıldığında, borsanın keskin bir düşüş eğiliminde olduğu söylenemez; ancak belirsizliklerin ağırlığı yön bulmayı zorlaştırıyor. Bu nedenle önümüzdeki günlerde hem küresel hem de yerel veri akışı, Borsa İstanbul’un dengeleri açısından belirleyici olacak. Asıl soru şu: Fed’in sinyalleri, Türkiye’nin makro verileri ve dış piyasa koşulları BIST 100’ü 11.000 puanın üzerine taşıyacak ivmeyi yaratabilecek mi? Yoksa piyasa, yılın son haftalarına sıkışık bir bant hareketi ile mi girecek? Bu soruların yanıtı, yatırımcıların risk iştahı üzerinde belirleyici olmaya devam edecek.