The Economist’in “The World Ahead 2026” kapağı, klasik sembolizm dilini kullanarak, dünyanın hızla eski düzeninden koptuğu ve çok boyutlu gerilimlerin yaşandığı kaotik bir küreyi resmediyor. Kapak, bir kehanetten ziyade, gelecek yılın en kritik on temasını bir araya getiren, kırmızı, beyaz ve mavi ağırlıklı bir tehdit ve fırsat haritası niteliğinde. Görselin merkezindeki karmaşık küre, küresel meselelerin birbirine ne denli dolanmış olduğunu ve tek bir çözüme işaret etmediğini gösteriyor.

Görseldeki en belirgin tema, jeopolitik sürüklenme ve yeni bir Soğuk Savaş atmosferidir. Kırmızı ve mavi renklerin (genellikle ABD/Batı ve Rusya/Çin bloklarını temsil eder) tanklar, füzeler ve savaş gemileri (eski bir Viking gemisi şeklinde) üzerinde karışması, geleneksel ittifakların çözüldüğünü ve rekabetin sadece karada değil, uydu ve uzay teknolojileri üzerinden yörüngede de yaşandığını gösteriyor. Kapak yazılarında da belirtildiği gibi, küresel düzen, ya iki kutuplu bir rekabete ya da her gücün kendi bölgesinde dilediğini yapabildiği, ABD, Rus ve Çin etki alanlarına bölünmüş parçalı bir dünyaya doğru sürükleniyor. Ukrayna ve Gazze sonrası Ortadoğu başlıkları, süregelen ve çözümsüz çatışmaların 2026’nın gündemini belirleyeceğini teyit ediyor.
Küresel karmaşanın ortasında, Amerika Birleşik Devletleri’nin durumu özel bir vurgu taşıyor. Kürenin üst kısmındaki “250” yazılı doğum günü pastası, ülkenin kuruluşunun 250. yıldönümüne işaret ederken, bu kutlamanın ülke içindeki derin siyasi kutuplaşmanın gölgesinde geçeceğini simgeliyor. Kapakta yer alan farklı renklerdeki yumruklar ve bayraklar, Cumhuriyetçiler ve Demokratların ülkenin geçmişi ve geleceği hakkında uzlaşmaz iki ayrı hikaye anlatacağını gösteriyor. Özellikle Donald Trump’ın “Önce Amerika” politikalarının devam etmesiyle, ABD’nin müttefiklerine olan bağlılığı sorgulanacak, bu durum ise Çin’e küresel nüfuzunu artırma ve özellikle Küresel Güney’de daha güvenilir bir ticaret ortağı olma fırsatları sunacaktır.
Ekonomik cephede ise kapak, “Küresel ekonomide bir kriz mi demleniyor?” sorusunu soruyor. Kürenin içinde yer alan dolar işaretleri ve birbiriyle çatışan ekonomik figürler, yüksek borçluluk, Trump’ın gümrük tarifeleri ve genel bir büyüme yavaşlaması riskine dikkat çekiyor. Ekonomik kaygılar, teknolojik gelişmelerle de iç içe geçmiş durumda. Robot figürleri, çipler ve karmaşık devreler, yapay zekanın (YZ) yükselişini ve sektördeki devasa yatırımları temsil ediyor. Ancak kapak, bu büyük teknoloji balonunun bir kırılganlığı gizleyip gizlemediği, hatta patlama riski taşıyıp taşımadığı sorusunu da beraberinde getiriyor. Yapay zekanın siyasetten istihdama her alanı etkilemesi bekleniyor.
Sosyal ve sağlık alanındaki en büyük değişim ise “Yeni nesil kilo verme ilaçları” başlığıyla vurgulanıyor. Kürenin üzerine serpiştirilmiş haplar ve ilaç kapsülleri, GLP-1 gibi yeni zayıflama ve performans artırıcı tedavilerin etik sınırlarını, sağlık sektörünü ve toplumsal normları nasıl değiştireceğine işaret ediyor. “Beden mühendisliği” kavramının, 2026’da ana tartışma konularından biri olacağı öngörülüyor.
Son olarak, kapak görseli dikkat çekici bir eylemle sonlanıyor: Bir futbolcu figürü, tüm bu gerilimlerle dolu küreyi (yani dünyayı) saha dışına doğru tekmeleyerek gönderiyor. Bu, “Siyasi futbol” temasını ve sporun diplomasi aracı olarak yükselişini simgelerken, aynı zamanda küresel olayların bir oyun alanı gibi görüldüğü veya güçlü, tek bir oyuncunun (sıklıkla belirsizliğin kaynağı olarak görülen siyasi figürlere atıfla) beklenmedik ve sarsıcı eylemlerle tüm dengeleri değiştirebileceği mesajını iletiyor. 2026, özetle, belirsizliğin artarak devam ettiği, kuralların yeniden yazıldığı ve her alanda hızlı dönüşümlerin yaşandığı bir yıl olacaktır.










