Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi (TES)

TES, 2026’da yürürlüğe girecek. 20 milyon çalışandan %6 kesintiyle 10 yılda 5 trilyon TL’lik dev fon oluşturulacak.

Türkiye’nin Tasarruf Geleceğini Şekillendirecek Yeni Dönem

Türkiye, sosyal güvenlik sisteminde yeni bir dönemin eşiğinde. Orta Vadeli Program’da çerçevesi belirlenen ve Resmî Gazete’de yayımlanan düzenlemeye göre Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi (TES), 2026 yılının 1 Nisan–30 Haziran tarihleri arasında yürürlüğe girecek. Bu sistem, yalnızca emeklilik döneminde ek bir gelir sağlamayı değil, aynı zamanda ülke ekonomisinin uzun vadeli tasarruf kapasitesini artırmayı hedefliyor. Yaklaşık 20 milyon 382 bin çalışanı kapsayacak olan TES, Türkiye’nin bugüne kadarki en geniş tabanlı emeklilik fonu olma yolunda ilerliyor.

Yeni sistemde, çalışanlardan %3, işverenlerden ise %3 oranında katkı payı alınacak. Böylece her ay maaşın toplam %6’sı oranında bir kesintiyle uzun vadeli bir fon oluşturulacak. Bu fon, bireylerin gelecekteki emeklilik gelirine destek sağlayacak ve ülke ekonomisinde kalıcı bir iç kaynak yaratacak. 2025 yılı brüt maaş ortalamalarına göre asgari ücretli bir çalışanın maaşından aylık 1.560 TL, ortalama gelir düzeyindeki bir çalışandan ise yaklaşık 2.100 TL kesinti yapılacak. Bu rakamlar, ücretlerdeki yıllık artışlarla birlikte daha da yükselecek.

TES, hem özel sektördeki SSK (4A) çalışanlarını hem de kamu kurumlarında görev yapan 4C statüsündeki memurları kapsayacak. Yani Türkiye’deki aktif çalışan nüfusun neredeyse tamamı bu sistemin bir parçası olacak. Bu kapsamda, yaklaşık 17 milyon özel sektör çalışanı ve 3,4 milyon kamu görevlisi maaşlarından otomatik kesintiyle sisteme dahil edilecek.

Sistemin potansiyel büyüklüğü oldukça dikkat çekici. Ortalama 35 bin TL brüt maaş ve 20 milyon çalışan üzerinden yapılan hesaplamalar, aylık 42,8 milyar TL, yıllık 513 milyar TL, 10 yılda ise 5,1 trilyon TL gibi devasa bir fon hacmini ortaya koyuyor. Bu rakam bugünkü döviz kuru olan 42 TL üzerinden hesaplandığında 10 yılda 122 milyar dolar, 20 yılda ise 244 milyar dolar gibi bir büyüklüğe karşılık geliyor. Ücret artışları ve fon getirileri dikkate alındığında, bu miktarların ilerleyen yıllarda katlanarak artması bekleniyor.

Fonun yönetimi, Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan bağımsız olacak. Lisanslı portföy yönetim şirketleri tarafından yönetilmesi planlanan sistemde, her çalışanın birikimi kendi adına açılacak bireysel hesaplarda izlenecek. Fonların, devlet iç borçlanma senetleri, hisse senetleri, altyapı projeleri ve uzun vadeli finansman araçlarında değerlendirilmesi öngörülüyor. Böylece hem bireysel emeklilik gelirleri artacak hem de Türkiye’nin sermaye piyasalarına uzun vadeli bir kaynak sağlanmış olacak.

TES, kamuoyunda sıkça “ikinci emeklilik sistemi” olarak anılıyor; ancak bu tanım gerçeği tam olarak yansıtmıyor. Çünkü sistemin sağlayacağı ek gelir, mevcut emekli maaşlarının yerini almayacak, sadece onları destekleyecek. Bugün ortalama bir emekli aylığı 20 bin TL civarındaysa, TES’ten alınacak ek gelir yaklaşık 2.000 ila 4.000 TL arasında olacak. Yani sistem, emeklilere önemli bir katkı sunsa da tam anlamıyla yeni bir emeklilik düzeni oluşturmayacak. Bu nedenle, çalışanların TES’e girerken beklentilerini gerçekçi tutmaları gerekiyor.

Ödeme koşullarına bakıldığında sistem uzun vadeli birikimi teşvik ediyor. Katılımcıların en az 10 yıl sistemde kalmaları ve kadınlarda 58, erkeklerde 60 yaşını doldurmaları gerekiyor. Bu koşulları sağlayanlar, TES birikimlerini SGK emekli maaşlarına ek gelir olarak alabilecek. Doğum, evlilik, askerlik veya sağlık gibi özel durumlarda birikimlerin kısmen çekilebilmesine ilişkin esnekliklerin olup olmayacağı ise henüz netleşmedi. Bu detaylar, yasa taslağının nihai hâli açıklandığında belli olacak.

Çalışan açısından sistem, maaşta küçük bir kesinti anlamına gelse de uzun vadede finansal güvence sağlayacak. İşveren açısından ise %3’lük katkı, özellikle küçük işletmeler için ek bir maliyet unsuru oluşturabilir. Ancak makroekonomik açıdan bakıldığında, TES’in 10 yılda 5 trilyon TL’yi aşan büyüklüğe ulaşması, Türkiye’nin tasarruf oranlarını kalıcı biçimde artıracak ve finans piyasalarına derinlik kazandıracak bir reform niteliği taşıyor.

Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi, doğru yönetildiği takdirde hem bireysel refaha hem de ülke ekonomisine uzun vadeli katkı sağlayacak. Ancak başarının anahtarı, fon yönetiminde şeffaflık, katılımcı güveni ve mali disiplin olacak. 2026 yılında yürürlüğe girecek bu sistem, Türkiye’nin sosyal güvenlik yapısında yeni bir sayfa açarken, aynı zamanda geleceğe dönük güçlü bir tasarruf kültürünün temelini atacak.