Yeni haftaya girerken hem küresel hem de yerel piyasalar, yoğun bir veri akışının yönlendirici etkisine sahne olacak. Özellikle yurt içinde açıklanacak enflasyon ve PMI verileri, para politikasının seyri ve piyasa beklentilerinin şekillenmesi açısından kritik öneme sahip. İTO’nun açıkladığı fiyat göstergelerinin ardından gözler bugün TÜİK tarafından açıklanacak enflasyon rakamlarında olacak. Eylül ayında yıllık enflasyonun bir yıl aradan sonra yeniden yukarı yönlü ivme kazanması, bu veriye ayrı bir hassasiyet yüklüyor. Eğitim ve gıda kalemlerinin belirgin etkisinin hissedildiği önceki ayın ardından, Ekim verisi yıl sonu patikasına dair önemli sinyaller sunacak.
Asgari ücret sürecine yönelik hazırlıkların başlaması ise iç talep, ücret maliyetleri ve enflasyon beklentileri üzerinde belirleyici olacak. Aralık ayında resmi müzakerelerin başlamasından önce tarafların ilk değerlendirmeleri, politika yapıcıların ve iş dünyasının önümüzdeki döneme ilişkin duruşunu anlamak açısından önemli. Bu süreçte alınacak kararların, gelir dağılımından iç tüketime, işgücü piyasasından mali disipline kadar geniş bir yelpazede etkileri olacak.
Hazine’nin 2026 finansman programı da göz ardı edilemez bir diğer başlık. Artan anapara geri ödemeleriyle borç servisinin yaklaşık yüzde 85 yükselerek 5,99 trilyon TL’ye ulaşacak olması, borçlanma stratejilerinin ve kamu maliyesi yönetiminin zorluk seviyesi hakkında güçlü bir mesaj veriyor. Bu tablo, kur, faiz ve enflasyon dinamiklerinin uyum içinde yönetilmesi gerekliliğini bir kez daha ortaya koyuyor.
Hafta içinde TCMB’nin para ve banka istatistikleri de takip edilecek. Likidite koşulları, kredi eğilimleri ve mevduat-fonlama tarafındaki trendler, para politikasının piyasa üzerindeki etkilerini okumak için kritik. Ayrıca İstanbul’da gerçekleştirilecek Gazze konulu dışişleri bakanları toplantısı, jeopolitik risk algısının bölgesel düzeyde yeniden değerlendirilmesini beraberinde getirebilir. Türkiye’nin diplomatik girişimleri, bölgesel istikrarın ekonomik göstergelere yansıyabileceği hassas bir dönemde önem taşıyor.
Borsa İstanbul tarafında haftaya hafif alıcılı bir başlangıç bekleniyor. Geçtiğimiz haftanın son işlem gününde vade değişiminin tamamlanması ve güçlü finansal sonuçların desteğiyle yaşanan yükseliş, piyasalardaki iyimserliğin altını çizdi. Bugün açıklanacak enflasyon verisi ise endeksin yönü açısından belirleyici olabilir. Beklentinin üzerinde gelebilecek bir veri, fiyat artışlarının şirket kârlılıklarına yansıyacağı düşüncesiyle özellikle gıda perakende sektörü gibi alanlarda pozitif algı yaratabilir. Öte yandan beklentinin altında kalacak bir enflasyon, faiz indirimi beklentilerinin yeniden güçlenmesine neden olarak endekste genel bir katalizör etkisi doğurabilir.
Küresel piyasalarda ise ABD ve Avrupa’dan gelecek PMI ve istihdam odaklı veriler, risk iştahının yönünü belirleyecek. Piyasalar, merkez bankalarının 2026 çerçevesine doğru ilerlerken politika tonunu dikkatle ölçüyor. Bu süreçte volatilitenin zaman zaman yükselebileceğini, ancak temkinli iyimserliğin korunduğunu belirtmek gerekiyor.
Yeni hafta piyasalar açısından veri yoğun, strateji açısından ince ayarlı bir denge dönemi olacak. Türkiye ekonomisinin fiyatlama davranışları ve para politikasının öngörülebilirliği, yatırımcı psikolojisi açısından belirleyici olmaya devam ediyor. Bu dönemde rakamlar kadar verilen mesajların da etkili olacağını unutmadan, hem kısa vadeli hareketleri hem de orta vadeli makro resmi dikkatle okumak gerekiyor. Ekonomik belirsizlik dönemlerinin en büyük avantajı, rasyonel ve disiplinli kalan yatırımcılar için fırsatların daha net görünür hale gelmesidir. Bu hafta da o fırsatlarla risklerin birlikte yürüdüğü bir sahne sunacak.










