Borsa İstanbul uzun süredir yatırımcılarına arzu ettiği getiriyi sunmakta isteksiz görünüyor. Bist 100 endeksi, dönem dönem yukarı yönlü hamleler denese de kalıcı bir ivme yakalamakta zorlanıyor. Oysa ki bilanço dönemine girilmişken özellikle bankacılık ve sigortacılık tarafında güçlü finansallar görüyoruz. Kârlılık, sermaye yeterlilik rasyoları, aktif kalitesi ve büyüme performansı açısından birçok kurum oldukça pozitif sinyaller verirken, endeksin bu güçlü sonuçları fiyatlamakta geciktiği açık. Önümüzdeki haftalarda BIST100 içindeki büyük sanayi şirketlerinin finansal tablolarının gelmesiyle birlikte endekste bir miktar toparlanma ihtimali kuvvetli. Çünkü sanayi tarafı bilançoları, genellikle resmin tamamını tamamlayan en kritik veri setlerinden biridir. Bu görünüm, kısa vadede umut vadeden bir pencere açıyor.
Buna rağmen piyasanın tam anlamıyla istenen getiriyi sunabilmesi için, ekonominin ve siyasetin birkaç temel başlıkta netlik kazanması gerekiyor. Bunların başında iç siyasi atmosferin sakinleşmesi geliyor. Siyasi tansiyonun yüksek olduğu dönemlerde yabancı yatırımcının risk algısı bozulur, yerli yatırımcının da risk iştahı geri çekilir. Bu nedenle siyasi istikrar, borsanın nefes aldığı en önemli alanlardan biri. İkinci ve belki de en belirleyici unsur, yabancı sermaye girişinin hızlanmasıdır. Uzun süredir yabancı payında istenilen hızda bir artış görmüyoruz. Portföy akımlarının yeniden ivmelenmesi, özellikle endeksin büyük ağırlığına sahip banka ve sanayi hisselerinde ciddi bir değerleme etkisi yaratabilir. Türkiye’nin risk primindeki düşüş, merkez bankasının para politikası kararlılığı ve makro göstergelerdeki iyileşme yabancı ilgisini artırabilecek ana faktörler.
Üçüncü başlık ise enflasyon cephesinde güvenin oluşması. Enflasyonun düşmeye devam ettiği algısının güçlenmesi ve bu düşüşün sürdürülebilir olduğuna dair herkesin ikna olması, piyasanın ileriye dönük fiyatlamalarını pozitif etkiler. Faiz indirimlerinin kontrollü bir şekilde devam etmesi bu süreçte son derece kritik. Erken veya agresif bir gevşeme piyasalarda tedirginlik yaratabilirken, makul bir indirim patikası hem büyüme dinamiklerini destekler hem de finansal piyasalara güven verir.
Burada aslında kilit kelime güven. Borsa yalnızca rakamların değil, aynı zamanda beklentilerin ve güvenin fiyatlandığı bir yerdir. Son dönemde piyasanın en büyük ihtiyacı, ekonomik rotaya ve politik atmosfere ilişkin öngörülebilirlik. Güçlü bilançolar buna destek veren bir temel sunuyor ancak yatırımcı davranışlarının şekillenmesinde psikolojinin rolü daha ağır basıyor. Hacimlerin zayıflığı ve sert yönlü kırılmaların gelmemesi, şu anki durumu bir bekleme süreci olarak tanımlıyor. Sabırlı olan yatırımcılar için, yapısal reform söylemleri güçlenir, yabancı ilgisi artar ve enflasyonda kalıcı iyileşme netleşirse BIST’in potansiyeli yeniden öne çıkacaktır.
Ek olarak, şirketlerin operasyonel performanslarındaki iyileşme, ihracat pazarlarında toparlanma sinyalleri ve döviz kurlarındaki dengeli seyir sanayi tarafını destekleyen unsurlar. Fakat bu güçlü temelin fiyatlara tam olarak yansıması için piyasanın dışındaki dinamiklerin biraz daha olgunlaşması gerekiyor. Bu yüzden önümüzdeki dönem, portföy yönetimi açısından seçici olmayı, güçlü finansallara sahip şirketlerde uzun vadeli pozisyonlanmayı ve volatilite dönemlerinde soğukkanlı kalmayı gerektiriyor. Çünkü piyasa her zaman sabırsızları değil, stratejiye sadık kalanları ödüllendirir.










