Küresel piyasalarda altın, haftayı kayıplarla kapatsa da uzun vadeli yükseliş hikâyesini koruyor. ABD Merkez Bankası’nın (Fed) bu yıl bir faiz indirimi daha yapıp yapmayacağına dair belirsizlik, değerli metal üzerinde geçici bir baskı oluşturdu. Cuma günü spot altın yüzde 0,6 gerileyerek 4.001 dolar seviyesine çekilirken, ABD vadeli kontratları da yüzde 0,5 düşüşle 3.996,5 dolarda günü noktaladı. Altındaki bu geri adım yatırımcıları tedirgin etmiş gibi görünse de tabloya aylık perspektiften bakıldığında yüzde 3,7’lik artışla üçüncü ay üst üste pozitif kapanışa doğru gidildiğini görüyoruz. Yani kısa vadeli soluklanma, güçlü bir orta-uzun vadeli trendin arka planında gerçekleşiyor.
Türkiye tarafında da gram altın haftayı yüzde 0,3’lük geri çekilmeyle 5.412 TL seviyesinde kapattı. Haftalık bazda ise kayıp yüzde 2,4’e ulaştı. Özellikle güçlü dolar endeksi ve Fed belirsizliği, gram altını da küresel fiyatlamalara paralel şekilde aşağı çekti. Doların son üç ayın zirveleri yakınında seyrini sürdürmesi, dolar cinsinden fiyatlanan altın üzerinde baskı yaratırken, diğer para birimleri karşısında “daha pahalı” hale gelen altın, talebi kısa vadede törpüledi.
Piyasalarda asıl kırılma Fed cephesinden gelen şahin tonlu açıklamalarla oldu. Cleveland Fed Başkanı Beth Hammack’in, bu hafta alınan faiz indirimine karşı oy kullanması ve enflasyonla mücadelede bir miktar daha sıkılık gerektiğini vurgulaması, yatırımcı beklentilerini yeniden kalibre etti. Nitekim Powell’ın basın toplantısında verdiği sinyaller, Aralık ayında ikinci bir faiz indirimi ihtimalini yüzde 90 seviyesinden yüzde 63’e geriletti. Bu geri çekilme, altının kısa vadeli fiyatlamasında belirleyici rol oynadı.
Her ne kadar faiz oranlarında gevşeme belirsizliği fiyatları kısa vadede dalgalandırsa da altın yıl başından bu yana yüzde 53 gibi etkileyici bir ralli gerçekleştirdi. Rekor zirve ise 20 Ekim’de 4.381 dolar ile görülmüştü. Bu güçlü performansın arkasında yalnızca faiz politikası değil, merkez bankalarının agresif altın alımları, jeopolitik riskler, ETF girişleri ve küresel ekonomik belirsizlikler bulunuyor. Morgan Stanley’in 2026’nın ilk yarısı için altın fiyatlarını ortalama 4.300 dolar seviyesinde öngörmesi, bu yapısal boğa trendinin henüz sona ermediğine işaret ediyor.
Küresel ticaret cephesinde ABD Başkanı Donald Trump’ın Çin’e yönelik tarifelerde olası indirime dair mesajları piyasada kısa süreli iyimserlik yarattı, ancak jeopolitik gerginliklerin tamamen çözülmediği açık. Çin’le ticaret hattında her açıklama piyasaların radarında ve volatilite yaratmaya devam ediyor. Bu belirsizlik ortamında altın hâlâ güvenli liman niteliğini koruyor.
Diğer değerli metallerde ise zayıf bir seyir hâkim. Gümüş yüzde 0,4 kayıpla 48,73 dolar, platin yüzde 1,7 düşüşle 1.583 dolar ve palladyum yüzde 0,4 düşüşle 1.440 dolar seviyesine geriledi. Altın kadar güçlü bir hikâyeye sahip olmayan bu metallerde, Fed belirsizliği ve doların sert duruşu etkisini daha güçlü hissettiriyor.
Özetle, altın piyasasında kısa vadeli dalgalanma olağan ve büyük resme bakıldığında yapısal yükseliş trendi henüz bozulmuş değil. Faiz indirimlerine dair algı geçici olarak zayıflamış gibi görünse de küresel riskler, merkez bankası alımları ve sınırlı yeni arz görünümü altını destekleyen ana unsurlar olarak duruyor. Bu nedenle, kısa vadeli geri çekilmeler yatırımcılar için yeni giriş fırsatı olarak görülebilir. Piyasanın ruhu sabırdır; altın da bunun en somut örneklerinden biri olmaya devam ediyor.










