Fed’in Yeni Başkanı Kim Olacak?

Scott Bessent, görev süresi gelecek yıl dolacak olan Fed Başkanı Jerome Powell’ın yerine beş adayın değerlendirildiğini açıkladı.

Trump Döneminde Para Politikası Yeni Bir Yöne mi Evriliyor?

ABD Merkez Bankası’nda (Fed) liderlik yarışı yeniden gündemde. ABD Hazine Bakanı Scott Bessent, görev süresi gelecek yıl dolacak olan Fed Başkanı Jerome Powell’ın yerine beş adayın değerlendirildiğini açıkladı. Nihai listenin Şükran Günü’nden sonra Başkan Donald Trump’a sunulması bekleniyor. Bu süreç, yalnızca bir koltuk değişimi değil; ABD’nin para politikasında, küresel piyasalarda ve özellikle dijital varlıklara yaklaşımda yeni bir dönemin habercisi olabilir.

Bessent’in yürüttüğü aday belirleme süreci, iki üst düzey Hazine yetkilisi ve iki Beyaz Saray danışmanının katkısıyla şekilleniyor. Değerlendirilen isimler arasında Fed Başkan Yardımcısı Michelle Bowman, eski Fed yöneticisi Kevin Warsh, Ulusal Ekonomi Konseyi Direktörü Kevin Hassett, mevcut Fed yöneticisi Chris Waller ve BlackRock sabit getirili varlıklar yatırım direktörü Rick Rieder bulunuyor. Beş aday da ekonomi yönetiminde deneyimli, piyasa dinamiklerini yakından tanıyan ve özellikle finansal inovasyon alanında farklı yaklaşımlara sahip isimler. Nihai atama kararı Trump’a ait olacak ve Senato’nun onay sürecine tabi olacak.

Trump ve Fed arasındaki ilişkiler, son yıllarda oldukça gergin bir seyir izledi. Trump, mevcut başkan Jerome Powell’ı faizleri yeterince hızlı düşürmediği için sık sık kamuoyu önünde eleştirmiş, hatta bir dönem görevden almayı dahi denemişti. Bu durum, Fed’in bağımsızlığı tartışmalarını yeniden alevlendirmişti. Şimdi yeni başkanın kim olacağı kadar, Trump yönetiminin para politikası üzerinde ne kadar etkili olacağı da merak konusu. Powell’ın görev süresi Mayıs 2026’da dolacak olsa da, 2028’e kadar kurulda kalma hakkı bulunuyor. Bu da, seçilecek yeni başkanın bir süre Powell’ın gölgesinde çalışabileceği anlamına geliyor.

Dikkat çeken bir diğer unsur ise, adayların önemli bir kısmının kripto paralara olumlu yaklaşımı. Michelle Bowman, kripto varlıkların finansal sistemde giderek daha fazla yer edineceğini savunarak, Fed çalışanlarının bu teknolojiyi anlamak için “küçük miktarlarda kripto tutmasının” faydalı olacağını belirtmişti. Chris Waller, “kriptonun artık kenarda kalmayacağını” ifade ederken, ödeme sistemlerinde yenilikçi kurumlara özel “ödeme hesabı” fikrini gündeme taşımıştı. Rick Rieder ise BlackRock’un 2021 yılında Bitcoin’e yaptığı yatırımı hatırlatarak, dijital varlıkların zamanla ana akım finans sistemine entegre olacağını savunmuştu. Kevin Hassett’in Coinbase hisselerine en az 1 milyon dolar yatırdığını açıklaması da, bu isimlerin geleneksel finans dünyasının ötesine geçmeye hazır olduklarını gösteriyor.

Bu tablo, Fed’in gelecekteki yönelimini şekillendirebilir. Kripto varlıkların, dijital dolar (CBDC) tartışmalarının ve finansal inovasyonun hızla geliştiği bir dönemde, yeni başkanın yaklaşımı küresel ölçekte yankı bulacak. Trump yönetiminin serbest piyasa yanlısı ve finansal deregülasyon eğilimleri düşünüldüğünde, Fed’in yeni döneminde daha esnek ve piyasa dostu bir çizgi izlenmesi olası görünüyor.

Ancak bu süreçte Fed’in bağımsızlığının korunup korunamayacağı, kurumun itibarını ve piyasalardaki güveni doğrudan etkileyecek. Trump’ın geçmişteki müdahaleci söylemleri göz önüne alındığında, piyasalarda “siyasi baskı altında bir Fed” endişesi yeniden yükselebilir.

Sonuç olarak, Fed başkanlığı yarışı yalnızca Washington’un koridorlarında değil, küresel finans piyasalarında da büyük bir dikkatle izleniyor. Kim göreve gelirse gelsin, yeni başkan dijital çağın finansal dönüşümüne liderlik etmek zorunda kalacak. Özellikle kripto paralara sıcak bakan adayların öne çıkması, Fed’in gelecekte dijital varlıklar ve para politikası arasındaki dengeyi yeniden tanımlayabileceğinin işareti. Eğer bu beklenti gerçekleşirse, önümüzdeki dönemde “yeni Fed” yalnızca faiz oranlarını değil, finansal teknolojilerin küresel geleceğini de şekillendiren bir kurum haline gelebilir.