Bugün Türkiye ekonomisinin kalp atışlarını belirleyecek bir gün. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), ekim ayı Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısının ardından saat 14:00’te faiz kararını açıklayacak. Sadece faiz oranının kendisi değil, kurulun yayımlayacağı metnin tonu ve yönlendirmeleri de piyasalar açısından en az karar kadar kritik olacak.
Son aylarda uygulanan gevşeme politikası, ekonomik aktörlerin beklentilerini şekillendirdi. TCMB, son iki toplantıda toplamda 550 baz puanlık indirim gerçekleştirerek politika faizini %40,5’e kadar düşürmüştü. Bu adımlar, özellikle iç talep dinamiklerinin güçlü olduğu ve enflasyonun yüksek seyrettiği bir dönemde, para politikasında “ölçülü gevşeme” yönünde bir stratejinin izlendiğini gösterdi. Ancak bu stratejinin sürdürülebilirliği artık daha fazla sorgulanıyor.
Piyasa beklentisi, bugünkü toplantıda 100 baz puanlık yeni bir indirim yönünde yoğunlaşmış durumda. Barclays, HSBC, Goldman Sachs, JPMorgan ve Deutsche Bank gibi önde gelen yabancı kurumlar da benzer bir senaryoyu öngörüyor. Ancak bu tahminlerin arkasında dikkatli bir dil de var: Piyasalar, TCMB’nin faiz indirimine gitse dahi metin tonunda “şahin” yani sıkı duruş vurgusunun korunmasını bekliyor. Bu da, Merkez Bankası’nın bir yandan büyümeyi desteklemek isterken diğer yandan fiyat istikrarı konusunda güven vermeye çalışacağı anlamına geliyor.
Eylül ayında açıklanan enflasyon verileri, fiyat baskılarının halen güçlü olduğunu ortaya koymuştu. Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) aylık bazda %3,23, yıllık bazda ise %33,29 artış gösterdi. Özellikle kira, eğitim ve gıda kalemlerinde yaşanan sert artışlar, hizmet enflasyonunun katılığını koruduğunu açıkça gösteriyor. Bu tablo, dezenflasyon sürecinin sanıldığı kadar kolay olmayacağını ve para politikasında aceleci adımların risk taşıyabileceğini düşündürüyor.
Bugünkü karar, sadece bir faiz indirimi ya da sabit tutma adımı olmayacak; aynı zamanda TCMB’nin “faiz patikası”na ilişkin bir yol haritası sunacak. Yani piyasalar, bugünden çok, Merkez Bankası’nın “yarın ne yapacağına” odaklanacak. Eğer metinde “kademeli gevşeme sürecine ara verildiği” mesajı verilirse, bu lira üzerinde kısa vadeli bir toparlanma etkisi yaratabilir. Ancak “temkinli gevşeme” vurgusu devam ederse, döviz piyasasında volatilitenin artması olası.
Bu süreçte dikkat çeken bir başka unsur da beklenti dağılımının oldukça geniş olması. Ekonomistler arasında faiz indirimi, sabit tutma ve hatta sembolik artırıma dair farklı görüşler bulunuyor. Bu da karar sonrası piyasa tepkilerinin oldukça dalgalı olabileceğine işaret ediyor.
TCMB’nin bugünkü kararı, sadece kısa vadeli faiz oranlarını değil, aynı zamanda enflasyonla mücadeleye olan güveni, yatırımcı algısını ve Türkiye ekonomisinin yılın son çeyreğine hangi psikolojiyle gireceğini belirleyecek.
Sonuç olarak, bugünkü toplantı “bir faiz kararı” olmanın ötesinde, ekonomi yönetiminin önümüzdeki aylarda nasıl bir patika izleyeceğine dair güçlü sinyaller taşıyacak. Gözler 14:00’te TCMB’de, kulaklar ise PPK metninde olacak. Ekonominin nabzı bugün Merkez Bankası’nda atacak.









