Türkiye’de siyaset ile ekonomi arasındaki hassas denge bir kez daha piyasalarda güçlü bir şekilde kendini gösterdi. CHP’nin kurultay davasının 24 Ekim’e ertelenmesi ve davada yönetime ilişkin tedbir alınmaması, TL varlıklar üzerinde adeta bir rahatlama etkisi yarattı. Seçilen yöneticilerin görevlerine devam etmesi piyasada “süreç şimdilik dondu” algısını pekiştirirken, Borsa İstanbul BİST100 endeksi yüzde 6’yı aşan primle 11.000 puanın üzerine çıkarak tarihi günlerinden birini yaşadı. Bankacılık endeksi de günü yüzde 6’nın üzerinde yükselişle kapattı, dolar/TL ise karar sonrası 41.38’den 41.26 seviyelerine geriledi.
Aslında bu tabloya “coşku” demek yanlış olmayacaktır. Zira son haftalarda kurultay sürecine ilişkin olumsuz beklentiler, kayyum ihtimali ve siyasi gerilimler TL varlıkların performansını baskılamıştı. Özellikle eylül başında CHP İstanbul Kurultayı’na yönelik iptal ve kayyum ihtimali gündeme gelince, BİST100 endeksi yüzde 2,5, bankacılık endeksi ise yüzde 1,5 oranında geri çekilmişti. Dün gelen erteleme kararı ise aynı baskıların ortadan kalkmasıyla birlikte güçlü bir tepki alımını tetikledi. Kayyum olasılığının masadan kalkması, en azından şimdilik, yatırımcıları yeniden risk iştahına yönlendirdi.
Tahvil piyasasındaki hareket de aynı iyimserliği doğruluyor. 2 yıllık gösterge tahvil faizi yüzde 1,87, 5 yıllık yüzde 1,88, 10 yıllık ise yüzde 1,47 oranında geriledi. Türkiye’nin kredi risk primi (CDS) 253,4 baz puana düşerek 4 Mart’tan bu yana en düşük seviyeye geldi. Risk algısındaki bu iyileşme, sadece borsada değil tüm TL varlıklarda olumlu bir fiyatlama yarattı. Buna karşın gram altın ve çeyrek altın fiyatları hafifçe geriledi; bu da yatırımcıların güvenli limandan hisse senetlerine kayışının tipik bir göstergesi oldu.
Piyasada önümüzdeki döneme dair beklentiler ise temkinli bir iyimserliği işaret ediyor. Analistler 24 Ekim’e kadar borsada pozitif bir trendin öne çıkabileceğini ancak dava tarihi yaklaştıkça yeniden tedirginliğin fiyatlamalara yansıyabileceğini belirtiyor. Bir uzman, dolar bazında ağustosta görülen 283 dolar seviyesinin yeniden hedeflenebileceğini vurgularken, teknik analizlerde 11.815 puanın yeni zirve olarak işaretlendiği görülüyor. Ancak bu seviyeye ulaşmak için öncelikle 11.100 ve 11.320 dirençlerinin aşılması gerekiyor.
Öte yandan bazı yorumcular, 21 Eylül’de yapılacak kurultayla birlikte davayı uzatacak bir konunun kalmayacağını, dolayısıyla belirsizliğin fiilen sona erebileceğini savunuyor. Ancak piyasa dinamikleri açısından bakıldığında belirsizliğin sadece ertelendiği, siyasi risklerin tamamen ortadan kalkmadığı açık. Haziran ayında alınan benzer erteleme kararında olduğu gibi, ilk birkaç haftada iyimserlik ön plana çıkarken son haftalara doğru yeniden volatilitenin artması muhtemel görünüyor.
Tüm bu gelişmeler, Türkiye piyasalarının siyasetle ne kadar iç içe olduğunu bir kez daha ortaya koydu. Ekonomik veriler, faiz oranları ya da küresel gelişmeler kadar iç siyasetteki dengeler de yatırımcı kararlarını yönlendiriyor. 24 Ekim’e kadar pozitif bir eğilim mümkün olsa da, asıl sınav yine tarihin yaklaşmasıyla verilecek. Bu nedenle yatırımcılar için en kritik strateji, kısa vadeli iyimserliği değerlendirirken olası risklere karşı da esnek ve temkinli kalmak olacak.










