Petrol Piyasasında Arz ve Talep Dengesi: Yeni Bir Kırılma Noktası mı?

Brent petrol 66,07 dolara, ABD ham petrolü ise 62,06 dolara geriledi. Düşüşün arkasında temel olarak arz fazlası endişeleri bulunuyor.

Petrol piyasaları son günlerde dikkat çekici bir dalgalanma yaşıyor. Perşembe günkü sert düşüşün ardından Cuma günü fiyatlardaki gerileme daha sınırlı kaldı. Brent petrol varil başına 66,07 dolara, ABD ham petrolü ise 62,06 dolara geriledi. Düşüşün arkasında temel olarak arz fazlası endişeleri bulunuyor. Uluslararası Enerji Ajansı’nın (IEA) aylık raporunda, OPEC+ ülkelerinin planladığı üretim artışlarının küresel arzı beklenenden daha hızlı yükselteceği belirtilmesi piyasadaki satışların fitilini ateşledi.

Aslında tablo göründüğünden daha karmaşık. Çünkü bir yanda arz fazlası endişeleri, diğer yanda Orta Doğu’daki çatışmalar ve Ukrayna’daki savaş nedeniyle arzda kesinti riskleri bulunuyor. Yatırımcılar bir süredir bu iki karşıt beklenti arasında sıkışmış durumda. Talep tarafında ise ABD ekonomisine yönelik belirsizlikler öne çıkıyor. Fed’in sıkı para politikasının tüketim üzerinde yarattığı baskı ve yaz aylarında nispeten güçlü seyreden talebin sonbaharda zayıflayabileceği endişeleri, fiyatların yukarı yönlü hareket etmesini zorlaştırıyor.

OPEC ise farklı bir perspektiften bakıyor. Örgüt, yayımladığı son raporda 2025 ve 2026 yılları için talep tahminlerini değiştirmedi ve küresel ekonominin büyüme trendini sürdürdüğünü vurguladı. Bu, OPEC’in uzun vadede petrol talebine güvenmeye devam ettiğini gösteriyor. Fakat kısa vadede, özellikle Suudi Arabistan’ın pazar payını yeniden artırma isteği nedeniyle arz yönlü baskılar daha belirleyici görünüyor. Riyad yönetiminin Ekim ayında Çin’e petrol ihracatını artırma planı bunun en somut göstergesi. Aramco’nun Çin’e yapacağı günlük ihracatın 1,65 milyon varile çıkması, Eylül’e kıyasla önemli bir artış anlamına geliyor. Bu durum, arz fazlası tartışmalarını daha da güçlendirebilir.

Petrol fiyatlarındaki son düşüş, sadece enerji piyasaları açısından değil, küresel ekonomi için de kritik. Çünkü düşük petrol fiyatı, enerji ithalatçısı ülkeler için enflasyonla mücadelede destekleyici bir unsur olabilirken, enerji ihracatçısı ülkeler için bütçe dengelerini tehdit ediyor. Özellikle Rusya, Suudi Arabistan ve diğer OPEC+ ülkeleri açısından fiyatların bu seviyelerde kalıcı olması, gelir kaybı yaratabilir. Bu nedenle önümüzdeki dönemde üretim kotalarıyla ilgili yeni tartışmaların gündeme gelmesi sürpriz olmayacak.

Bir diğer kritik nokta, jeopolitik risklerin görece fiyatlamada geri planda kalması. Normal şartlarda Orta Doğu’daki çatışmaların ve Ukrayna savaşının fiyatları yukarı çekmesi beklenirdi. Ancak şu an piyasada arz fazlası beklentileri daha ağır basıyor. Bu da piyasanın kısa vadede ekonomik temellere daha fazla odaklandığını gösteriyor.

Petrol piyasasında yaşanan bu yeni dalgalanma bir geçiş dönemi sinyali veriyor. Küresel talebin seyrini belirleyecek olan ABD ekonomisindeki gelişmeler ve Çin’in enerji iştahı, fiyatların yönü açısından belirleyici olacak. Arz tarafında ise Suudi Arabistan’ın pazar stratejisi ile OPEC+’nın birlikteliği test edilecek. Eğer talep tahminleri gerçekleşmezse, önümüzdeki aylarda fiyatlarda daha sert dalgalanmalar yaşanması kuvvetle muhtemel.