Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu, bugünkü toplantısında politika faizini 250 baz puan indirerek %43’ten %40,5’e çekti. Karar sonrası gecelik borç verme faizi %43,5’e, borçlanma faizi ise %39’a geriledi. İlk bakışta faiz indirimi piyasalar açısından “güvercin” bir adım olarak algılansa da karar metnindeki ifadeler şahin bir ton içeriyor. Bu ikili yaklaşım, para politikasında hem enflasyona karşı kararlılığın hem de ekonomik aktiviteyi destekleme arayışının aynı anda masada tutulduğunu gösteriyor.
Karar sonrası yapılan açıklamada, ağustosta enflasyonun ana eğiliminde yavaşlama olduğu ve talep koşullarının dezenflasyonist düzeyde bulunduğu ifade edildi. Ancak özellikle gıda ve hizmet fiyatlarının enflasyon üzerinde baskı yaratmaya devam ettiği açık bir şekilde vurgulandı. Bu detay, enflasyon görünümünde kalıcı iyileşmenin henüz sağlanamadığını ortaya koyuyor.
Borsa İstanbul karar öncesinde 10.735 seviyesine kadar yükselirken faiz indirimi sonrası 10.630 puana kadar geriledi. Gün içi işlemlerde 10.650 puan civarında dengelenme çabası görülse de satış baskısının devam ettiği ve endeksin 10.550 seviyesine doğru geri çekildiği gözlendi. Özellikle sektör bazlı ayrışmalar dikkat çekici. İnşaat, petrokimya ve tekstil hisseleri yukarı yönlü seyrini sürdürürken bankacılık ve holding endeksleri sınırlı da olsa pozitif ayrışıyor. Buna karşın faktoring hisselerinde %7’ye varan sert kayıplar piyasadaki temkinli havayı yansıtıyor.
Döviz tarafında ise faiz indiriminin sert bir etkisi olmadı. Dolar/TL kısa süreliğine 41,25 seviyesine kadar gevşese de ardından 41,29 bandına doğru toparlandı. Euro/TL 48,35-48,40 aralığında sıkışmış durumda. Gram altın ise kâr satışlarının etkisiyle 4.805 lira seviyesinde işlem görüyor. Bu tablo, faiz kararına rağmen döviz ve emtia piyasalarında önemli bir volatilite yaşanmadığını, piyasanın daha çok ileriye dönük mesajlara odaklandığını gösteriyor.
Karar metninde dikkat çeken en önemli unsurlardan biri ise TCMB’nin dezenflasyon vurgusunu daha sert bir tonda yapması oldu. Büyümenin zayıfladığı, iç talepte dengelenme arayışının sürdüğü ve gıda fiyatlarındaki artışın risk oluşturduğu ifade edilirken, küresel belirsizliklerin de enflasyonun %29-30 bandında kalıcılık ihtimalini artırdığına değinildi. Banka, fiyat istikrarı hedefi doğrultusunda talep, kur ve beklentiler üzerinden sıkı para politikasını sürdürme iradesini ortaya koydu. Ayrıca maliye politikası ile uyumlu hareket edilmesi gerektiğine yapılan vurgu, ekonomi yönetimi içindeki eşgüdümün güçlendiği mesajını veriyor.
Her ne kadar faiz indirimi ilk etapta gevşeme sinyali gibi görünse de metinde kullanılan bazı şahin ifadeler, TCMB’nin olası bir enflasyonist baskı karşısında yeniden sıkılaştırmaya dönebileceğini ortaya koyuyor. Bu da piyasalarda karışık bir algıya neden oluyor. Riskli varlıklarda dalgalanma ihtimali artarken yıl sonu TÜFE beklentisinin %30,5, politika faizi beklentisinin ise %35 seviyesinde korunması, enflasyon ve faiz dengesinin uzun süre tartışılmaya devam edeceğini gösteriyor.
Sonuç olarak TCMB’nin bugünkü kararı, “güvercin adım – şahin mesaj” formülüyle şekillendi. Banka, ekonomik aktiviteyi tamamen boğmamak için faiz indirimine giderken, enflasyonla mücadelede kararlılığından taviz vermediğini göstermek istedi. Ancak asıl sınav önümüzdeki aylarda ortaya çıkacak. Gıda fiyatlarının seyrinden küresel piyasalardaki risklere, iç talebin nasıl dengeleneceğinden maliye politikasındaki adımlara kadar birçok faktör TCMB’nin bundan sonraki yol haritasını belirleyecek. Piyasaların bu süreçte “sözlerden çok verilerle ikna edilmek” isteyeceğini de unutmamak gerekiyor.









