Türkiye’nin ihracatında lokomotif rol üstlenen otomotiv endüstrisi, ağustos ayında sergilediği performansla dikkat çekti. Uludağ Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği verilerine göre sektör, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 1,3 artış kaydederek 2 milyar 733 milyon dolarlık ihracata ulaştı. Böylece ocak-ağustos döneminde toplam ihracat 26 milyar 547 milyon dolara yükseldi ve Türkiye’nin toplam ihracatında yüzde 12,5’lik pay alarak lider sektör konumunu pekiştirdi. Bu tablo, küresel piyasalarda yaşanan belirsizliklere rağmen otomotivin Türkiye ekonomisinin en sağlam sacayaklarından biri olmaya devam ettiğini gösteriyor.
Sektörün en büyük kalemi olan tedarik endüstrisi, ağustosta 1 milyar 221 milyon dolarlık ihracatla toplam rakamın neredeyse yarısını oluşturdu. Bu alanda yüzde 1’lik artış yaşanması, tedarik zincirlerinin toparlandığına işaret ederken, otomotiv yan sanayisinin ihracattaki istikrarlı rolünü de ortaya koyuyor. Öte yandan binek otomobiller ihracatında yüzde 2’lik bir düşüşle 705 milyon dolar kaydedilirken, eşya taşımaya mahsus motorlu taşıtlarda da yüzde 9’luk gerileme yaşanarak 366 milyon dolarlık ihracat gerçekleşti. Buna karşılık otobüs-minibüs-midibüs grubunda yüzde 26’lık güçlü bir artışla 272 milyon dolarlık ihracat yapılması ve çekici ihracatının yüzde 19 artarak 127 milyon dolara çıkması, segmentler arasında dikkat çekici bir ayrışmayı ortaya koyuyor. Bu tablo, ticari araçların özellikle Avrupa pazarında güçlü bir talep gördüğünü, küresel lojistik ve taşımacılık ihtiyacının Türk üreticileri için avantaj yarattığını gösteriyor.
Pazar bazında bakıldığında, Almanya’nın her zamanki gibi sektörün en önemli alıcısı olduğu görülüyor. Ağustos ayında Almanya’ya yapılan ihracatın yüzde 41 artarak 499 milyon dolara çıkması, hem Türkiye’nin bu pazardaki rekabet gücünü hem de Almanya’daki otomotiv talebinin Türk üreticiler için stratejik önemini gözler önüne seriyor. Fransa’ya ihracat yüzde 14 artışla 281 milyon dolara yükselirken, İspanya’ya yapılan ihracatta yüzde 59 gibi dikkat çekici bir sıçrama yaşanarak 238 milyon dolarlık rakama ulaşıldı. Bu gelişmeler, Türkiye’nin Avrupa pazarındaki konumunu güçlendirdiği gibi, AB ülkeleriyle olan ekonomik bağların da ihracat üzerinden derinleştiğini ortaya koyuyor.
Türkiye otomotiv endüstrisinin başarısında, üretim kapasitesinin yanı sıra esnek üretim yapısının ve güçlü tedarik zincirlerinin büyük payı bulunuyor. Küresel otomotiv devleri için üretim ve ihracat üssü haline gelen Türkiye, aynı zamanda kendi markalarını geliştirme yolunda da ilerliyor. Elektrikli araç dönüşümü ve sürdürülebilir üretim, önümüzdeki dönemde sektörün geleceğini şekillendirecek temel başlıklar olacak. Özellikle Avrupa Birliği’nin yeşil dönüşüm ve karbon nötr hedefleri göz önüne alındığında, Türk otomotiv sanayisinin rekabet gücünü koruyabilmesi için çevreci teknolojilere daha fazla yatırım yapması kaçınılmaz görünüyor.
Ağustos verileri, otomotivin yalnızca ihracatın lokomotifi değil, aynı zamanda ekonominin direnç göstergesi olduğunu bir kez daha ortaya koydu. Küresel belirsizliklerin, jeopolitik risklerin ve enerji maliyetlerindeki dalgalanmaların gölgesinde dahi büyümesini sürdürebilen bu sektör, Türkiye’nin dış ticaret dengesinde kritik rol oynamaya devam ediyor. Bundan sonraki süreçte asıl soru, otomotiv endüstrisinin bu ivmeyi nasıl sürdüreceği. Yanıt, büyük ölçüde yeşil dönüşüme ayak uydurmakta, Ar-Ge’ye ve yüksek katma değerli üretime yönelmekte yatıyor.
Sonuç olarak, Türkiye otomotiv endüstrisi ağustosta elde ettiği 2,7 milyar dolarlık ihracat başarısıyla, sadece mevcut gücünü değil, geleceğe yönelik potansiyelini de ortaya koydu. Sektörün Avrupa pazarındaki güçlü konumunu koruyarak, elektrifikasyon ve sürdürülebilir üretim alanlarına yapacağı yatırımlar, önümüzdeki yıllarda küresel rekabet yarışında Türkiye’nin elini daha da güçlendirecek. Bu tablo, otomotivin önümüzdeki dönemde de Türkiye’nin kalkınma ve ihracat vizyonunun merkezinde kalmaya devam edeceğini net biçimde ortaya koyuyor.









