Borsada Tahmin, Söylenti veya Hislerle Hisse Senedi Alınır mı?

Borsada yatırım yapan pek çok kişinin düştüğü en büyük yanılgılardan biri hisse senedi seçiminde tahminlere, söylentilere veya hislere güvenmektir. Bu yaklaşım ilk bakışta cazip gelebilir çünkü piyasa çoğu zaman duygularla hareket eder ve fiyat dalgalanmaları yatırımcıya bir şeyleri sezdiğini düşündürebilir. Ancak borsada uzun vadeli başarı, hislerle değil bilgi, analiz ve disiplinle sağlanır. Sadece hislere dayanarak hisse almak, bir nevi kumar oynamaya benzer. Çünkü his, yatırımcıya güven verse bile arkasında somut bir veri, şirketin finansal gücü, sektörün geleceği ya da ekonomik dengeler gibi dayanak noktaları yoktur.

Tahminlerle hareket eden yatırımcı genellikle ya başkalarının dedikodularına kulak verir ya da geçmişteki fiyat hareketlerinden yola çıkarak geleceğe dair öngörülerde bulunur. Oysa tahminler çoğu kez piyasanın gerçekleriyle örtüşmez. Bir hisse senedi sadece bir grafik ya da söylentiden ibaret değildir, arkasında gerçek bir şirket, üretim gücü, yönetim anlayışı, borçluluk oranı, kârlılık ve rekabet avantajı vardır. Bu temel unsurları göz ardı eden, sadece hislere güvenen yatırımcı kısa vadede kazansa bile uzun vadede kaybetmeye mahkûmdur. Çünkü piyasa bir noktada mutlaka gerçeğe döner ve gerçekler, hislerden daha güçlüdür.

Hissiyatla yapılan yatırımların en önemli sonucu hayal kırıklığıdır. Yatırımcı, beklediği yükselişin gelmediğini gördüğünde paniğe kapılır ve ya zararına satış yapar ya da uzun süre zararda bekleyerek fırsat maliyetine katlanır. Ayrıca duygusal yatırımcılar genellikle sürü psikolojisinin etkisine girer. Herkes alırken alır, herkes satarken satar. Bu da onları piyasanın en tehlikeli noktalarında pozisyon almaya sürükler. Borsada başarılı olanların ortak noktası, kararlarını verilerle desteklemeleridir. Temel analizle şirketin değerini, teknik analizle piyasanın eğilimini inceler, risk yönetimiyle kaybını sınırlamayı bilirler.

Sonuç olarak borsada hisse senedi alırken tahmin ve hislere dayanmak çoğu zaman kaybettirir. Yatırım bir sezgi oyunu değil, sabır, disiplin ve analiz gerektiren uzun soluklu bir süreçtir. Akılcı ve veriye dayalı kararlar, portföyü korur ve büyütür. Hissiyatın yerini bilgi almadıkça yatırımcı, sürekli aynı döngüyü yaşar: umut, heyecan, hayal kırıklığı ve pişmanlık. Gerçek kazanç ise ancak sağlam temellere dayanan stratejilerle mümkündür.

İster küçük yatırımcı olsun ister büyük fon yöneticisi, herkes için değişmeyen kural şudur: borsada kazanç tesadüfle değil, bilgi ve disiplinle gelir. Hislerle alınan hisselerin sonucu ise çoğunlukla zarar ve kaybedilen zamandır.