New York borsası haftanın son işlem gününü güçlü yükselişle tamamladı. Dow Jones endeksi 800 puanın üzerinde değer kazanarak yüzde 1,89 artışla 45.631,74 puana ulaştı ve rekor seviyeyi gördü. S&P 500 endeksi yüzde 1,51 yükselişle 6.466,48 puana, Nasdaq endeksi ise yüzde 1,88 primle 21.496,54 puana çıkarak haftayı pozitif kapattı. Bu yükselişte en büyük etken, Fed Başkanı Jerome Powell’ın Jackson Hole toplantısındaki temkinli ancak piyasalar açısından olumlu sinyaller barındıran açıklamaları oldu.
Powell konuşmasında faiz indirimine açık kapı bırakarak, para politikasının mevcut durumda kısıtlayıcı bölgede olduğuna dikkat çekti. Aynı zamanda ekonomik görünüm ve risk dengesinin, politika duruşunda ayarlama yapılmasını gerektirebileceğini vurguladı. Enflasyona yönelik risklerin hâlâ yukarı yönlü olduğunun altını çizerken, istihdam tarafında aşağı yönlü riskler olduğuna işaret etti. Bu söylem, piyasalarda Fed’in 16-17 Eylül’deki toplantısında 25 baz puanlık faiz indirimine gidebileceği beklentilerini kuvvetlendirdi. Powell’ın “para politikası önceden belirlenmiş bir rotada değil, verilere bağlı ilerliyoruz” vurgusu ise piyasaların esneklik algısını artırdı.
Diğer Fed yetkililerinin açıklamaları Powell’ın sözlerini destekler nitelikte olmakla birlikte daha temkinliydi. Cleveland Fed Başkanı Beth Hammack, enflasyon tehdidi devam ettiği sürece faiz indirimi konusunda çekincelerini dile getirirken, Boston Fed Başkanı Susan Collins mevcut politikanın ılımlı şekilde kısıtlayıcı olduğunu ve sonraki adımın henüz netleşmediğini söyledi. Bu ifadeler, Fed içerisinde farklı bakış açılarının varlığını gösteriyor.
Kurumsal cephede dikkat çeken gelişme ise Intel hisselerinde yaşandı. ABD Başkanı Donald Trump’ın, şirketin hükümete yüzde 10 oranında hisse vermeyi kabul ettiğini açıklaması sonrası Intel’in hisseleri yüzde 5,5 değer kazandı. Bu haber, yarı iletken sektörüne olan ilgiyi artırırken aynı zamanda devlet-özel sektör işbirliğinin teknoloji alanında daha görünür hale gelebileceğinin işareti oldu.
Piyasaların güçlü yükselişi, yatırımcıların Powell’ın sözlerinden çıkardığı iyimserlikten besleniyor. Ancak bu durumun kalıcılığı, enflasyon verilerindeki seyir ve iş gücü piyasasındaki gelişmelere bağlı olacak. Fed’in olası bir faiz indirimi, sadece ABD borsaları için değil, küresel finans piyasaları açısından da kritik öneme sahip. Çünkü Fed’in atacağı adımlar, gelişmekte olan ülke piyasalarına yönelen sermaye akımlarını doğrudan etkileyebilir.
Önümüzdeki dönemde borsaların seyrini belirleyecek en önemli unsur, enflasyonla mücadelede elde edilecek somut sonuçlar olacak. Eğer enflasyon kalıcı olarak aşağı yönlü bir patikaya girerse, Fed’in faiz indirimi sürecine başlaması küresel piyasalarda yeni bir ralli dalgasını tetikleyebilir. Aksi halde piyasaların Powell’ın açıklamalarına verdiği bu pozitif tepki kısa vadeli kalabilir. Kısacası Jackson Hole toplantısında verilen mesajlar, küresel piyasaların yeni dönemde yol haritasını çizmeye başladı ve Eylül toplantısı artık daha da kritik bir önem kazandı.








