BBVA Research, Türkiye ekonomisine ilişkin 2025 yılı büyüme beklentisini yüzde 3,5 seviyesinde sabit tuttu ve risklerin bir miktar aşağı yönlü eğilim göstermeye başladığını belirtti.
Bankanın son raporu, öncü göstergelerin üretimdeki zayıflığın yılın üçüncü çeyreğinin başında da süreceğine işaret ettiğini vurguluyor. Özellikle ikinci çeyreğe dair gelen veriler, daha önce tartışılan “yumuşak iniş” senaryosunu teyit eder nitelikte.
Raporda öne çıkan en kritik tespitlerden biri, para politikası ve mali koşulların iç talep üzerindeki etkisi. Sıkı para politikası ve mali önlemler, özellikle tüketim ve yatırımlar üzerinde aşağı yönlü baskı oluşturuyor. Bu durum, ekonomide büyümenin yavaşlamasına rağmen ani bir daralmadan kaçınabileceğimiz bir tabloyu işaret ediyor. Aylık büyüme endeksine göre, takvim etkisinin de katkısıyla yıllık büyüme yaklaşık yüzde 4,5 seviyelerinde seyrediyor. Ancak çeyreklik bazda büyüme oranları yılın ilk çeyreğinde yüzde 1 olarak kaydedilirken, ikinci çeyrekte bu oranın yüzde 0,5’e kadar gerileyebileceği öngörülüyor.
BBVA Research raporu, önümüzdeki dönemde Orta Vadeli Program’ın (OVP) açıklanmasının kritik öneme sahip olacağını da belirtiyor. OVP, kısa vadeli büyüme görünümü ve ekonomi yönetiminin siyasi tercihleri hakkında önemli ipuçları sunacak. Bu, özellikle yatırımcı ve piyasa oyuncuları için ekonomik yönün daha net anlaşılmasına yardımcı olabilir.
Türkiye ekonomisi, yüksek enflasyon ve sıkı mali koşulların baskısı altında yavaş bir büyüme trendi sergilerken, yumuşak iniş senaryosu hâlen geçerliliğini koruyor. İç talepteki baskıya rağmen, dış talep ve ihracatın katkısı ekonomiyi sınırlı da olsa desteklemeye devam edebilir. Bununla birlikte, küresel ekonomik belirsizlikler ve finansal koşullardaki dalgalanmalar, Türkiye’nin büyüme performansını önümüzdeki dönemde belirleyecek en kritik faktörler arasında yer alacak.
BBVA Research’ün öngörüsü, ekonomik yönetim açısından dengeli bir politika ihtiyacını da ortaya koyuyor: sıkı para politikası ve mali disiplin ile büyümeyi destekleyecek önlemler arasında hassas bir denge kurulması gerekiyor. Aksi takdirde, iç talebin baskı altında kalması, büyüme hedeflerine ulaşmayı daha da zorlaştırabilir.
İlaveten, raporun işaret ettiği yumuşak iniş senaryosu, hem yatırımcı hem de tüketici güveninin korunması açısından önem taşıyor. Hızlı bir ekonomik daralma yerine kontrollü bir yavaşlama, piyasaların ve iş dünyasının adaptasyonunu kolaylaştırarak uzun vadeli istikrar için kritik bir zemin oluşturuyor.
Ekonomik veriler ve para politikası adımları ışığında, 2025 yılında Türkiye’nin büyüme performansı, hem içeride hem de dışarıda oluşacak dengelerin hassas bir şekilde izlenmesini gerektiriyor.










