Ağustos ayında yayımlanan veriler, ekonomide dengelerin hâlâ kırılgan olduğunu gösteriyor. Piyasa beklentilerindeki temkinli iyileşme, enflasyon ve faiz tarafında istikrar umudu verirken, cari dengedeki bozulma ve döviz hareketleri dikkat çekiyor.
Ağustos ayı Piyasa Katılımcıları Anketi, ekonomik beklentilerde temkinli bir iyileşme sinyali veriyor. Katılımcıların yıl sonu enflasyon beklentisi hafifçe %29,66’dan %29,69’a yükselmişken, 12 ve 24 ay sonrası beklentiler gerileyerek sırasıyla %22,84 ve %16,92’ye indi. Bu tablo, kısa vadede enflasyonda sınırlı bir artış beklentisi olduğunu, orta vadede ise dezenflasyona ilişkin güvenin korunduğunu gösteriyor. Faiz cephesinde ise piyasalar temkinli davranmaya devam ediyor. BİST gecelik oran beklentisi %42,85 seviyesinde şekillenirken, en yakın Para Politikası Kurulu toplantısı için politika faizi %40 civarında öngörülüyor. Döviz cephesinde ise yıl sonu dolar/TL beklentisi 43,96’ya, 12 ay sonrası için 48,36’ya yükselmiş durumda; bu, kurda kısa vadeli yükseliş baskısının sürdüğünü gösteriyor. Büyüme tarafında beklentiler ise değişmeden korunuyor: 2025 için %2,9, 2026 için %3,7. Bu durum, piyasanın orta vadede ılımlı büyüme beklentisini koruduğunu ortaya koyuyor.
Haziran ayı ödemeler dengesi verileri ise dikkat çekici bir tablo sunuyor. Cari işlemler açığı 2 milyar dolar olarak gerçekleşerek beklentilerin üzerinde geldi; geçen yılın aynı ayında ise 829 milyon dolar fazla verilmişti. Bu veriler, aylık bazda açığın 8 aydır kesintisiz devam ettiğini gösteriyor. Altın ve enerji etkilerini dışlayan çekirdek denge ise 2,58 milyar dolar fazla verirken, cari dengedeki bozulmada artan dış ticaret açığı ve turizm gelirlerindeki gerileme ön plana çıkıyor. Yıllıklandırılmış verilere bakıldığında, 12 aylık cari açık Aralık ayındaki 10,1 milyar dolardan haziranda 18,9 milyar dolara yükseldi. İhracat yıllık %11 artışla 25 milyar dolara çıkarken, ithalat %5,4 artışla 31,4 milyar dolar oldu ve dış ticaret açığı 6,42 milyar dolara ulaştı. Bu veriler, Türkiye ekonomisinin dış dengede kırılganlığını koruduğunu gösteriyor. Önümüzdeki dönemde Avrupa ekonomisindeki toparlanma süreci ve petrol fiyatlarının seyri, cari denge görünümü açısından belirleyici olacak.
Tüm bu göstergeler, ekonomik dengelerin hâlâ hassas bir noktada olduğunu ortaya koyuyor. Enflasyon beklentilerindeki sınırlı iyileşme ve orta vadeli dezenflasyon umudu, Merkez Bankası’nın politikalarının etkinliğine olan güveni yansıtırken, cari dengedeki bozulma ve döviz beklentilerindeki artış, dış şoklara karşı kırılganlığı işaret ediyor. Faiz ve kur tarafında piyasanın temkinli yaklaşımı, belirsizliklerin henüz tamamen azalmadığını gösteriyor. Bu noktada politika yapıcıların hem enflasyonla mücadelede kararlılığı sürdürmesi hem de dış dengenin sürdürülebilirliğini gözetmesi kritik önemde. Ekonomi yönetimi için önümüzdeki dönemde başarılı bir denge kurmak, sadece büyüme ve istikrarı sağlamak değil, aynı zamanda piyasaların güvenini korumak anlamına gelecek.
