Borsa İstanbul’da işlem gören demir-çelik şirketleri, 2025-2027 dönemine karmaşık bir ekonomik ortamda girerken, sektörün geleceği küresel makroekonomik göstergeler, hammadde dinamikleri, iç talep politikaları ve şirket ölçekli stratejilerle şekillenecek. Bu dönem, bir yanda küresel resesyon riskleri ve Çin kaynaklı talep belirsizlikleri, diğer yanda Türkiye’nin altyapı yatırımları ve enerji verimliliği odaklı dönüşümü arasında kritik bir dengeyi gerektiriyor.
Küresel Rüzgarların Yerel Etkileri: Çin’in ham çelik üretimindeki düşüş (%9.2 – Haziran 2025) ve dünya genelinde çelik talebindeki yavaşlama, ihracata bağımlı Türk çelik üreticileri için önemli bir baskı unsuru. Özellikle Avustralya Endüstri Bakanlığı’nın demir cevheri fiyatlarındaki düşüşe ilişkin projeksiyonları (2025’te $84/ton, 2026’da $77/ton) maliyet avantajı sağlasa da, Çin’deki stok artışları ve emlak krizinin yarattığı talep darboğazı, fiyat istikrarını tehdit ediyor . Bu ortamda, Türk şirketlerinin Orta Doğu, AB ve Kuzey Amerika gibi alternatif pazarlara yönelmesi, ihracat gelirlerinin korunması için hayati önem taşıyor.
Türkiye’nin İç Dinamikleri ve Kamu Politikaları: 2023 deprem sonrası yeniden inşa süreci ve 2024-2025 döneminde hız kazanan kamu altyapı projeleri (özellikle ulaşım ve enerji), iç talepte kısmi bir canlanma yaratıyor. Trading Economics verileri, çelik fiyatlarının son bir yılda %10.14’lük artışını işaret ederken, bu durum yerel üretim kapasite kullanımına olumlu yansıyor. Ancak EREGL’nin 2025 ikinci çeyrek sonuçları, iç piyasa satışlarındaki %17.6’lık düşüşün endişe verici olduğunu gösteriyor. Yüksek enerji maliyetleri ve kur dalgalanmaları, özellikle elektrik ark ocaklı üretim yapan KRDMD gibi şirketler için rekabet dezavantajı yaratmaya devam ediyor.
Şirket Performanslarındaki Farklılaşma: BIST demir-çelik sektörü ve XMANA endeksindeki şirketlerin 2025-2027 dönemindeki büyüme öngörüleri, stratejik odaklarına göre belirgin farklılıklar gösteriyor. ENTROPY-TOPSIS metodolojisiyle yapılan finansal performans analizlerinde EREGL, operasyonel verimlilik ve nakit akış gücüyle sektör lideri olarak öne çıkarken , İSDMR için 2025-2035 dönemine ait tahminler daha ihtiyatlı: 2025 ortalama fiyat hedefi 37.35 TL, mevcut fiyatın (39.3 TL) %4.97 altında . Bu da yatırımcıların kısa vadede EREGL’de konsolidasyon, İSDMR’de ise düşüş beklentisi içinde olduğunu yansıtıyor.
Yeşil Dönüşüm ve Verimlilik Arayışı: AB’nin sınırda karbon düzenlemeleri (CBAM) ve düşük karbonlu çelik talebindeki artış, Türk üreticiler için hem maliyet baskısı hem de pazar çeşitlendirme fırsatı yaratıyor. Hurdanın elektrik ark ocaklarında kullanım oranının artırılması ve yenilenebilir enerji entegrasyonu, özellikle EREGL gibi entegre tesislerde karbon ayak izini azaltmaya yönelik adımların başında geliyor. 2026 sonuna kadar tamamlanması beklenen enerji verimliliği yatırımları, uzun vadede birim üretim maliyetlerinde %8-10’luk düşüş potansiyeli taşıyor.
2027’ye Uzanan Yol: Entegre Öngörüler:
- 2025: Küresel talep zayıflığı ve Çin’deki aşırı kapasite nedeniyle fiyatlarda dalgalı seyir öngörülüyor. CNY bazında çelik fiyatlarının yıl sonunda 3.264 Yuan/MT’ye ulaşması beklenirken , Türkiye’de kamu inşaat harcamalarının ton başına iç tüketimi %3-5 artırması sektör için kısmi tampon sağlayabilir.
- 2026: Demir cevherindeki fiyat düşüşünün ($77/ton) üretici marjlarını genişletmesi bekleniyor. Ancak, HSG ve NKG gibi ihracat odaklı şirketlerde döviz kuru dalgalanmalarının (VND/USD korelasyon katsayısı -0.52) kar marjlarını %1.8’e kadar düşürme riski bulunuyor . İSDMR hissesi için ortalama fiyat hedefi 34.87 TL ile dikkat çekiyor .
- 2027: Trading Economics’in çelik fiyatı projeksiyonu (3.441 Yuan/MT) ve yeşil çelik üretim teknolojilerinin yaygınlaşmasıyla, Avrupa’ya ihracatta artış potansiyeli doğabilir. EREGL’nin kapasite kullanım oranını %85’e çıkarması halinde net kâr marjlarında %15’lik iyileşme mümkün görünüyor .
Borsa İstanbul demir-çelik sektörü, 2025-2027’de “verimlilik” ve “pazar çeşitlendirmesi” ekseninde hayatta kalma mücadelesi verecek. Yatırımcılar için EREGL gibi finansal metrikleri güçlü, kârlılığı yüksek şirketler öne çıkarken, demir cevheri fiyatlarındaki düşüş ve kamu projelerinin yaratacağı talep, sektörün toparlanmasına sınırlı katkı sağlayacak. Kırılganlıkları fırsata dönüştürmek ise ancak teknolojik adaptasyon, enerji optimizasyonu ve küresel piyasalarda niş segmentlere odaklanmakla mümkün olabilecek.










