Türkiye finans piyasalarında son haftalarda dikkat çeken gelişmelerden biri, yabancı yatırımcıların hisse senedi tarafında kesintisiz bir şekilde alım yapması oldu. 1 Ağustos haftasında yurt dışında yerleşik yatırımcılar, piyasa fiyatı ve kur etkisinden arındırılmış verilerle toplam 135,5 milyon dolarlık net hisse alımı gerçekleştirdi. Böylece, üst üste altıncı hafta da pozitif yönde hareket etmiş oldular. Bu süreç, yabancıların Türkiye hisse senetlerine olan ilgisinin yeniden canlandığına dair önemli bir işaret olarak değerlendirilebilir.
Aynı hafta içerisinde tahvil tarafında da hareketlilik yaşandı. DİBS (Kesin Alım) tarafında 8,8 milyon dolarlık net alım olurken, DİBS (Ters Repo) işlemlerinde 44,8 milyon dolarlık alım kaydedildi. DİBS (Teminat) ve DİBS (Ödünç) işlemleri ise sıfır seviyesinde gerçekleşti. Genel yönetim dışındaki sektör ihraçlarında ise 61,2 milyon dolarlık net alım dikkat çekti. Bu tablo, yabancıların sadece hisse senetlerinde değil, borçlanma araçlarında da temkinli ama pozitif bir yaklaşım sergilediğini ortaya koyuyor.
Verilere göre, yurt dışında yerleşik yatırımcıların hisse senedi stoklarının piyasa değeri 33 milyar 267 milyon dolar seviyesine ulaştı. DİBS (Kesin Alım) stokları 14 milyar 284,2 milyon dolar, DİBS (Ters Repo) stokları 1 milyar 561,4 milyon dolar ve DİBS (Teminat) stokları ise 2 milyar 473,8 milyon dolar seviyesinde bulunuyor. Genel yönetim dışındaki sektör ihraç stokları ise 836,9 milyon dolar olarak açıklandı.
Bu tablo, yabancı yatırımcıların özellikle son aylarda Türkiye piyasalarına yönelik güvenini kademeli olarak artırdığını gösteriyor. Altı haftadır devam eden alım süreci, hem Borsa İstanbul’da fiyatlamaları destekleyici bir unsur olurken hem de piyasanın derinliğini artırıyor. Özellikle küresel piyasalarda belirsizliklerin sürdüğü bir dönemde yabancı ilgisinin artması, Türkiye’nin risk primini düşürme potansiyeline de sahip.
Yine de bu durumun kalıcılığı için makroekonomik istikrar, enflasyonla mücadelede kararlılık ve para politikasında öngörülebilirlik gibi unsurlar kritik önemde. Yabancı sermaye akışının uzun vadede sürdürülebilmesi için piyasa dostu adımların devam etmesi gerekiyor. Eğer bu trend korunursa, yılın ikinci yarısında hem hisse hem de tahvil piyasasında daha güçlü bir yabancı yatırımcı tabanı oluşabilir.
İlginç bir şekilde, yabancı yatırımcıların Türkiye’ye olan ilgisinin artışı, yalnızca yüksek getiri beklentisiyle değil, aynı zamanda küresel yatırım portföylerinde çeşitlendirme stratejilerinin bir parçası olarak da okunabilir. Bu nedenle, önümüzdeki haftalarda yabancı alımlarının devam edip etmeyeceği, sadece finans piyasaları için değil, Türkiye ekonomisinin genel dengeleri açısından da yakından izlenecek başlıca gelişmelerden biri olacak.









