ABD Merkez Bankası’nın (Fed) Temmuz toplantısında politika faizini sabit tutma kararı, piyasaların merakla beklediği bir gelişmeydi. Beklentilere paralel gelen bu karar, ilk anda büyük bir sürpriz yaratmasa da piyasaların verdiği tepkiler oldukça karışıktı. New York borsasında Dow Jones düşerken Nasdaq yükseldi. Bu durum, yatırımcı psikolojisindeki belirsizlikle doğrudan bağlantılı. Ancak asıl merak edilen soru şu: Fed’in bu kararı ve ardından gelen açıklamalar, dünya borsalarını ve özellikle Borsa İstanbul’u nasıl etkileyebilir?
Fed’in karar metninde yer alan “ekonomik faaliyetin ılımlı büyüme” yönünde seyrettiği ve enflasyonun hala yüksek olduğu vurguları, Fed’in faiz indirimi konusunda acele etmeyeceğini ortaya koyuyor. Ayrıca, iki üyenin faiz indirimi yönünde oy kullanması, kurul içinde görüş ayrılıklarının yaşandığına da işaret ediyor. Fed Başkanı Powell’ın eylül ayı hakkında henüz karar alınmadığını söylemesi ise piyasalara net bir yön vermekten uzak. Bu da kısa vadede volatilitenin süreceğini gösteriyor.
ABD ekonomisinin ikinci çeyrekte %3 büyüme kaydetmesi, ekonomik aktivitenin güçlü seyrettiğini ve sıkı para politikasının henüz büyüme üzerinde ciddi bir baskı yaratmadığını gösteriyor. Öte yandan, ithalattaki azalma ve tüketici harcamalarındaki artış, iç talebin gücünü koruduğuna işaret ediyor. Bu tür veriler, Fed’in faiz indirimi konusunda temkinli davranması gerektiğini destekliyor.
Bu gelişmelerin dünya borsalarına etkisi ise ülkelerin kendi iç dinamiklerine bağlı olarak şekillenecek. Avrupa borsaları, ABD’den gelen büyüme verilerini pozitif algılayabilir. Ancak Powell’ın faiz indirimi konusunda ketum tavrı ve ticaret gerilimlerinin yeniden su yüzüne çıkması, risk iştahını baskılayabilir. Özellikle Trump’ın Hindistan ve Brezilya’ya yönelik tarife kararları, küresel ticaret ortamında yeni bir gerilim dalgasını tetikleyebilir. Bu da gelişmekte olan piyasaları olumsuz etkileyebilir.
Borsa İstanbul açısından değerlendirme yapıldığında ise tablo iki yönlü okunmalı. Bir yandan Fed’in agresif bir faiz artışı döngüsünden uzaklaşması, gelişen piyasalar için olumlu. Türkiye gibi yüksek dış finansman ihtiyacı olan ülkeler, bu dönemde dış sermayeye daha rahat erişebilir. Ancak Fed’in faiz indirimi konusunda yavaş ilerleyeceğini açıkça belirtmesi ve global ticarette yükselen korumacılık, küresel risk iştahını sınırlayabilir. Bu da Borsa İstanbul’un yükseliş potansiyelini frenleyebilir.
Ayrıca Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) izleyeceği yol haritası da Borsa İstanbul için belirleyici olacak. Kur ve enflasyon üzerindeki baskının sürdüğü bir ortamda, TCMB’nin sıkı duruşunu koruması borsa açısından olumlu sinyal olabilir. Ancak dış gelişmelerin iç piyasaya yansıması hız kazanırsa, özellikle yabancı yatırımcıların risk algısında dalgalanmalar görülebilir.
Özetle, Fed’in faizleri sabit tutması kısa vadede büyük bir etki yaratmasa da belirsizlik havası güçlü şekilde devam ediyor. Borsa İstanbul da dahil olmak üzere küresel piyasalar, Fed’in sonraki adımları ve makroekonomik verilerle yön bulacak. Powell’ın temkinli tutumu, yatırımcıları veriye dayalı karar almaya yönlendirecek. Bu nedenle önümüzdeki haftalarda açıklanacak istihdam ve enflasyon verileri, sadece ABD için değil, tüm dünya piyasaları için belirleyici olacak. Bu süreçte yatırımcılar dalgalı denizlerde dikkatli rota çizmek zorunda.










