ABD hükümeti, yapay zeka (YZ) teknolojilerinde küresel liderliğini güvence altına almak amacıyla kapsamlı ve agresif bir strateji benimsiyor.
Beyaz Saray tarafından yayımlanan 23 sayfalık Yapay Zeka Eylem Planı, bu çabayı doğrudan bir “küresel hakimiyet yarışı” olarak tanımlarken, Çin gibi rakiplere karşı ekonomik, teknolojik ve stratejik üstünlüğü koruma hedefini öne çıkarıyor.
Yapay Zeka: Sanayi, Bilgi ve Rönesans Devrimi
Plan, yapay zekayı aynı anda bir sanayi devrimi, bir bilgi devrimi ve bir rönesans olarak nitelendiriyor. Yarışın ise sıfır toplamlı olduğu vurgulanıyor; yani bir ülkenin kazancı, diğerinin kaybı olarak görülüyor. Bu yaklaşım, ABD’nin YZ konusunu sadece teknolojik değil, aynı zamanda ulusal güvenlik ve ekonomik güç açısından da stratejik bir unsur olarak değerlendirdiğini açıkça ortaya koyuyor.
Başkan Donald Trump’ın liderliğinde başlatılan bu plan, önceki yönetimden kalan düzenlemeleri iptal ederek yeni bir yön çizdi. “Yapay Zekada Amerikan Liderliğinin Önündeki Engellerin Kaldırılması” başlıklı başkanlık kararnamesiyle, düzenleyici yüklerin azaltılması ve inovasyonun teşvik edilmesi hedefleniyor.
1. İnovasyon: Şirketlere Güç, Liderliğe Alan
ABD, dünyanın en iyi 50 yapay zeka firmasından 42’sine ev sahipliği yaparken, bunların 33’ü Kaliforniya’da bulunuyor. Stanford Üniversitesi’nin yayımladığı Yapay Zeka Endeksi’ne göre, ABD merkezli şirketler geçen yıl tüm özel ve risk sermayesi yatırımlarının %75’ini aldı.
Deutsche Bank analistlerine göre, 2023’te dikkat çeken 40 YZ modelinin menşei ABD iken, Çin sadece 15 modelle yarışa katılabildi. Avrupa’nın katkısı ise oldukça sınırlı: yalnızca 3 model.
Plan, kurumları inovasyonu yavaşlatan düzenlemeleri kaldırmaya çağırıyor. Federal Ticaret Komisyonu’ndan (FTC), düzenlemelerin şirketlerin üzerinde “aşırı yük oluşturmamasına” özen göstermesi isteniyor. Bu çaba, Microsoft gibi uzun süredir antitröst incelemelerine tabi olan şirketler üzerindeki baskının da azalmasına neden olabilir.
2. Altyapı: Gücün Kalbi Veri Merkezleri
Yapay zekanın “bulutta” çalıştığı yaygın bir algı olsa da, teknolojik altyapı büyük veri merkezlerine dayanıyor. ABD, dünya çapındaki veri merkezlerinin yaklaşık yarısına ev sahipliği yapıyor.
Eylem Planı, bu altyapının sürdürülebilirliğini sağlamak amacıyla:
- Elektrik şebekelerinin modernizasyonunu,
- İzin süreçlerinin hızlandırılmasını,
- Nükleer ve ileri enerji teknolojilerinin kullanımını savunuyor.
2018’de ABD veri merkezleri ulusal elektrik talebinin yalnızca %2’sini karşılarken, bu oran 2023’te %4,4’e ulaştı. 2028’e kadar ise %12’ye çıkması bekleniyor. Bu nedenle enerji altyapısına yatırım kritik önem taşıyor. Nitekim, ABD geçen yıl şebeke altyapısına 114 milyar dolar harcayarak Çin ve Avrupa’yı geride bıraktı.
3. Uluslararası Yapay Zeka: Güç Projeksiyonu ve Güvenlik
Planın üçüncü ayağı, YZ’nin küresel rekabet ve güvenlik boyutunu içeriyor. ABD, teknoloji liderliğini sadece korumakla kalmak istemiyor; aynı zamanda müttefikleriyle birlikte standart belirleyici bir güç haline gelmeyi hedefliyor.
ABD, özellikle Çin’in hızlı ilerlemesinden endişe duyuyor. DeepSeek gibi Çin merkezli modellerin piyasaya çıkışı, ABD’li teknoloji şirketlerinin hisselerinde değer kaybına yol açtı. Bu nedenle, ihracat kontrolleri sıkılaştırılıyor, teknoloji transferleri denetleniyor ve müttefik ülkeler de bu konuda iş birliğine davet ediliyor. Uyumsuzluk durumunda gümrük tarifeleri gibi yaptırımlar devreye sokulabilecek.
Ayrıca, ABD teknolojisinin dışa açılımı da teşvik ediliyor. Bu, hem ekonomik çıkarların korunması hem de dost ülkelere yönelik teknolojik bağımlılığın artırılması açısından stratejik bir hedef.
Kamuoyu Endişelerine Yanıt
Plan, teknoloji endüstrisi tarafından olumlu karşılanmasına rağmen, toplumsal kaygılara da duyarsız değil. Yapay zekanın insan emeğinin yerini almaması, onu tamamlaması gerektiği belirtiliyor. Ayrıca, geliştirilecek sistemlerin ideolojik önyargılardan arındırılması vurgulanıyor. Bu, hem etik hem de politik açıdan dikkatle izlenen bir konu olarak öne çıkıyor.
Yapay Zeka Yarışı, Yeni Soğuk Savaş mı?
ABD’nin bu stratejik hamlesi, yapay zekayı yeni bir jeopolitik rekabet alanı haline getiriyor. Tıpkı Soğuk Savaş döneminde uzay teknolojilerinde olduğu gibi, bu kez yarış yapay zeka üzerinden şekilleniyor. Ancak bu sefer rakip sadece bir ideoloji değil; teknolojik inovasyon, ekonomik güç, enerji altyapısı ve küresel pazar hâkimiyeti de bu yarışın içinde.
Eylem Planı, ABD’nin YZ alanındaki üstünlüğünü pekiştirmek ve sürdürmek için kararlı olduğunu gösteriyor. Ancak bu yarış, aynı zamanda daha fazla etik tartışma, enerji talebi, dijital eşitsizlik ve küresel rekabet anlamına da geliyor.
ABD’nin Yapay Zeka Eylem Planı, yalnızca bir teknoloji politikası değil; aynı zamanda küresel güç dengelerini etkileyebilecek çok boyutlu bir strateji. İnovasyona öncelik verilirken, düzenlemeler yumuşatılıyor, altyapı yatırımları artırılıyor ve dış politikada yapay zeka bir güç aracı olarak konumlandırılıyor.
Bu gelişmeler, önümüzdeki yıllarda sadece teknoloji dünyasını değil, diplomasi, ekonomi ve toplumları da yakından etkileyecek gibi görünüyor.









