Hacimlerin Dilini Okumak: Para Girişi Olan Hisseler ve Yatırımcı Davranışı

Borsalarda para akışını takip etmek, çoğu zaman fiyat hareketlerinin ardındaki itici gücü anlamanın en kestirme yoludur. Hacim verileri, yatırımcıların “ne yaptığını” değil, “ne kadar inandığını” gösterir. İşte bu yüzden işlem hacminde yaşanan sert artışlar, sadece birer sayı olmaktan çıkar ve piyasanın geleceğine dair önemli ipuçları verir.

Son dönemde piyasa genelinde gözlenen canlılık, bazı hisselerde belirgin bir para girişine dönüşmüş durumda. Yatırımcıların yeniden risk almaya başlaması, hacimlerin adeta patlaması ve fiyatların bu hareketi destekler şekilde yukarı gitmesi, bize borsadaki ruh halinin değişmeye başladığını söylüyor.

Hacim artışı çoğu zaman bir uyarı zilidir. Bu uyarı iki şekilde okunabilir: Ya uzun süredir sıkışmış piyasada yeni bir trend başlangıcı sinyalidir, ya da kısa vadede aşırı bir coşkunun işareti olup dikkatli olmayı gerektirir. Mevcut tabloda, hacimle birlikte fiyatların da yukarı gitmesi, daha sağlıklı bir resim sunuyor. Çünkü hacim artışı fiyat artışıyla birleştiğinde, bunun arkasında gerçek bir talep olduğunu gösterir.

Geçtiğimiz günlerde dikkat çeken 10 hisseye baktığımızda; Gen İlaç, Vestel, Gülermak Sanayi, Çelebi, Tüpraş ve Türk Traktör gibi güçlü bilançolara sahip şirketlerin yanı sıra, nispeten daha düşük hacimli hisselerde de para girişlerinin hızlandığını görüyoruz.

Örneğin Gen İlaç %314 işlem artışıyla liderliği elinde tutarken, fiyatın da %2.75 artması; bu işlemlerin büyük oranda alış yönünde olduğunu ortaya koyuyor. Benzer şekilde Vestel %301 işlem artışıyla, fiyatını %2.71 yükseltmiş durumda. Çelebi’de %148 hacim artışına karşılık %4.24’lük fiyat artışı ise, kurumsal ve büyük yatırımcıların bu hisseye ilgi göstermeye başladığının habercisi olabilir.

Bu noktada en dikkat çekici olgulardan biri, işlem hacmi artışı fiyat artışını aşıyorsa genellikle daha temkinli olmak gerektiğidir. Yani “fiyat artmadan hacim artıyorsa” genelde dağıtım, “fiyatla beraber hacim artıyorsa” genelde birikim aşaması yaşanır. Mevcut tabloda çoğu hissenin her iki göstergede de yukarı gitmesi, daha olumlu okunuyor.

Yatırımcı psikolojisinde böyle dönemlerde “kaçırma korkusu” yani FOMO (Fear of Missing Out) devreye girer. Bu da zincirleme alımları tetikleyerek momentumu daha da artırır. Ancak burada da sağduyulu hareket etmek, bilanço ve temel değerlemeleri göz ardı etmeden işlem yapmak gerekir. Zira hacmin artması mutlaka hisse değerinin artacağı anlamına gelmez; bazen sadece kısa vadeli spekülatif dalgalar yaratır.

Bu yüzden yatırımcıların sadece hacim ve fiyat artışına değil, bu şirketlerin uzun vadeli büyüme potansiyeline, kârlılığına ve borçluluk yapılarına da bakarak karar vermesi önem taşıyor. Aksi halde bir süre sonra “hacim geldi, fiyat çıktı ama bilanço boş” deyip geri çekilen hisselerde yakalanmak işten bile değil.

Sonuç olarak, borsada para akışını doğru okumak bir sanattır. Hacim artışlarını izlemek, trend başlangıçlarını erkenden yakalamak için altın değerinde bir sinyaldir. Ancak bu sinyali tek başına değil, fiyat hareketi ve şirketin temel değerleriyle birlikte değerlendirmek uzun vadeli başarı için şarttır.

Piyasanın şu günlerde bize verdiği mesaj ise oldukça açık: Yatırımcılar yeniden risk alıyor, yeni hikâyeler arıyor. Ama unutmayalım ki borsa her zaman sabırlı ve disiplinli yatırımcıyı ödüllendirmeyi sever. Bu nedenle fırsatları değerlendirirken, tedbiri elden bırakmamak en doğrusu olacaktır.