Borsa İstanbul’da Dalgalı Seyir: Siyaset, Küresel Rüzgarlar ve Beklentiler

Borsa İstanbul yeni haftaya pek de iç açıcı bir başlangıç yapamadı. BIST 100 endeksi haftanın ilk işlem gününe %1,34 oranında düşüşle 10.137,91 puandan start verdi.

Açılışın hemen ardından görülen işlemlerde de düşüş temposu devam ederek %1’e yakın seyretti. Endeks 10.150 puan civarında bir dengelenme çabası gösterirken, BIST 100 dışındaki hisseleri kapsayan endeksin de ilk saatlerde yarım puana yakın değer kaybetmesi piyasanın genelinde temkinli bir havanın hakim olduğunu ortaya koydu.

Hafta sonu yurt içinde yaşanan siyasi gerginliklerin, küresel ölçekte ise ticaret savaşlarını anımsatan gümrük tarifelerinin yeniden masaya gelmesinin piyasalarda risk iştahını kırdığı açıkça görülüyor. Aslında bu satıcılı açılış, geçen haftaki hızlı yükselişin ardından bir düzeltme hareketi olarak da okunabilir. Çünkü Borsa İstanbul geride bıraktığımız haftayı oldukça pozitif kapatmıştı.

Geçen hafta açıklanan enflasyon verilerinin sürpriz yapmayarak beklentilere paralel gelmesi, piyasalarda TCMB’den faiz indirim beklentilerini yeniden diri tuttu. Banka hisseleri bu havayı adeta bayrak taşıyıcı gibi üstlenerek %12,87 gibi dikkat çekici bir haftalık yükseliş gerçekleştirdi. Sanayi hisseleri %7,68, holdingler %8,05 oranında primlenirken, GYO hisseleri haftaya güçlü başlamalarına rağmen son günlerdeki kâr satışlarına rağmen haftayı %6’lık bir artışla tamamladı. Jeopolitik risklerin hafiflemesi ve petrol fiyatlarındaki gerileme ise ulaştırma sektörü hisselerine pozitif yansıdı; burada haftalık yükseliş %7,97 oldu. Ancak tüm bu hareketlerin işlem hacimleriyle desteklenmediğini de not etmek gerekiyor; haftanın son işlem gününde işlem hacmi 85 milyar TL’de sınırlı kaldı.

Yeni haftaya bakıldığında, endekste güne hızlı başlayan hisselerin listesine bakmak piyasanın risk alma eğilimini görmek açısından ilginç ipuçları sunuyor. CWENE, SKBNK, RALYH, FENER ve IEYHO gibi hisseler ilk işlemlerde öne çıkanlar olurken; TUREX, CLEBI, KONTR, GRTHO ve TTRAK gibi hisselerde ise satıcılı bir başlangıç izlendi. Daha geniş ölçekte ise CEMAS, MMCAS ve SELGD güne en yüksek artışla başlarken; ESCAR, GEDIK ve TUREX en sert düşüşleri yaşayan hisseler oldu.

Tüm bu veriler aslında Borsa İstanbul’un hala oldukça hassas dengeler üzerinde yol aldığını gösteriyor. İçerideki siyasi tansiyon, yargı süreçleri, yerel yönetimlere yönelik operasyonlar ve bunun yarattığı belirsizlik algısı yatırımcı psikolojisi üzerinde belirleyici olmaya devam ediyor. Öte yandan küresel tarafta ABD’den gelen gümrük tarifesi haberleri gibi başlıklar da risk iştahını uluslararası ölçekte törpülüyor. Dolayısıyla hisse bazlı hareketlerin yükselişler kadar ani düşüşlere de zemin hazırladığı bir piyasadayız.

Borsanın bu kadar oynak bir zemin üzerinde hareket etmesi aslında Türkiye’deki yatırımcı profilini de sorgulamayı gerektiriyor. Yabancı payının tarihi düşük seviyelere gerilemiş olması, piyasanın daha çok yerli yatırımcının günlük haber akışına verdiği tepkilerle şekillendiğini düşündürüyor. Bu da endeksin zaman zaman ekonomik temellerden ziyade politik gelişmelere aşırı duyarlı hale gelmesine yol açıyor.

Kısacası Borsa İstanbul’da yukarı yönlü potansiyelin temel olarak faiz indirim beklentileri, jeopolitik tansiyonun düşmesi ve küresel risk iştahındaki toparlanma gibi unsurlara bağlı kalmaya devam edeceği açık. Ancak her yeni haftaya artan siyasi riskler ve dış şok korkularıyla başlıyor olmak, yatırımcı açısından hem sabır hem de dikkat gerektiren bir süreci zorunlu kılıyor. Bu yüzden piyasada kalıcı bir iyimserlikten söz edebilmek için hem içeride siyasi atmosferin normalleşmesi hem de küresel belirsizliklerin biraz olsun azalması gerekiyor. Aksi halde borsa, kısa vadeli dalgalar arasında yön aramaya devam edecek gibi görünüyor.