Yabancı Yatırımcının Geri Dönüşü: Güvenin ve İstikrarın Sinyali

Türkiye ekonomisi, son yıllarda birçok iç ve dış dinamikle sınanmasına rağmen 19 çeyrektir kesintisiz büyümesini sürdürüyor. Bu tablo, yalnızca istatistiksel bir başarı değil, aynı zamanda küresel yatırımcıların Türkiye’ye bakış açısında da bir dönüşümün habercisi. 2025 yılının ilk 5 ayında Borsa İstanbul’a gelen yabancı sermaye hareketi, bu güvenin açık bir göstergesi.

Marttaki Çıkışın Üç Katı Geri Dönüş

Yabancı yatırımcılar, 2025’in Nisan ve Mayıs aylarında toplam 546,7 milyon dolarlık net alım yaparak Mart ayındaki 171,2 milyon dolarlık çıkışın yaklaşık 3,2 katı büyüklüğünde geri dönüş gerçekleştirdi. Özellikle Mayıs ayında yapılan 351 milyon dolarlık net alım, Aralık 2023’ten bu yana aylık bazda en yüksek yabancı girişine işaret ediyor.

Bu tablo, sadece Borsa İstanbul’a olan kısa vadeli ilginin değil, orta vadeli beklentilerin de olumlu yönde şekillendiğini gösteriyor.

2017’den Bu Yana En Yüksek İlk 5 Aylık Alım

2025’in ilk beş ayında 929,8 milyon dolarlık net alım gerçekleştiren yabancı yatırımcılar, böylece son 8 yılın en yüksek ilk 5 aylık alımına imza attı. 2018-2024 arasında neredeyse aralıksız satış yapan yabancı yatırımcıların bu yılki dönüşü, hem küresel finans dünyasında Türkiye algısının değiştiğini hem de iç ekonomik istikrarın yeniden inşa edildiğini gösteriyor.

İstikrar ve Para Politikası Güveni Belirleyici Oldu

Bu dönüşün arka planında birkaç temel faktör var:

  • Ekonomi yönetiminde uygulanan rasyonel politikalar, yatırımcılara uzun süredir özlenen öngörülebilirliği sunuyor.
  • Merkez Bankası’nın kararlı duruşu ve para politikalarında sıkılaşmaya yönelik mesajları, enflasyon beklentilerinin kontrol altına alınmasında etkili oldu.
  • Makroekonomik dengelerin istikrara kavuşması ve büyüme verilerinin güçlü gelmesi de yatırımcı ilgisini canlı tuttu.

Yatırımcı açısından en önemli değişken olan “güven”, yeniden inşa ediliyor. Bu, yalnızca hisse senetlerinde değil, tahvil piyasasında ve doğrudan yatırımlarda da etkisini zamanla gösterecektir.

Aselsan Liderliği Elinde Tutuyor

Yabancıların ilk 5 ayda en çok ilgi gösterdiği şirket, 545 milyon dolarlık net alımla Aselsan oldu. Hem savunma sanayiinde global rekabet gücü, hem de güçlü bilançoları Aselsan’ı yatırımcı gözünde cazip kılıyor. Turkcell, Astor, THY ve Türk Telekom da listenin üst sıralarında yer alıyor. Bu durum, yatırımcıların teknoloji, iletişim ve enerji altyapısına sahip şirketlere yöneldiğini gösteriyor.

Yapı Kredi ve BİM’de Satış, Spor Hisselerinde Sürpriz İlgi

Öte yandan, yabancılar Yapı Kredi, BİM, Koç Holding gibi hisselerde satışa yönelirken, Beşiktaş, Fenerbahçe ve Galatasaray gibi spor hisselerinde sınırlı da olsa net alım yaptı. Bu tablo, yatırımcıların bazı sektörlerde kâr realizasyonuna gittiğini, bazı alanlarda ise “niş” fırsatlar gördüğünü düşündürüyor.

9 Haftalık Alım Serisi: Teknik Güvenin Göstergesi

TCMB’nin verilerine göre, 11 Nisan-13 Haziran arasında yabancı yatırımcılar tam 9 hafta üst üste net alım yaptı. Bu süreçte toplam 1 milyar 515 milyon dolarlık sermaye girişi yaşandı. Bu sadece yatırımcı ilgisini değil, borsaya sistematik olarak para girdiğini ve bu hareketin kısa vadeli değil, planlı bir stratejiyle yapıldığını ortaya koyuyor.

Yatırımcı Sayısı Azalsa da Yabancı Portföy Gücü Korunuyor

Mayıs ayında toplam yatırımcı sayısı hafif bir düşüşle 6 milyon 534 bine inse de, yabancıların toplam portföy büyüklüğü 1,9 trilyon lira seviyesinde kaldı. Bu, yabancı yatırımcının düşük sayıda olmasına rağmen elindeki portföy değerinin oldukça büyük olduğunu ve hâlâ piyasa üzerinde ağırlığı bulunduğunu gösteriyor.

Küresel Riskler ve İç Dinamikler Dengeleniyor

Her ne kadar jeopolitik riskler ve küresel faiz tartışmaları yatırımcılar için belirsizlik yaratmaya devam etse de, Türkiye’nin özellikle finansal altyapısını güçlendirmesi ve uluslararası normlara yaklaşan politikalar uygulaması, bu riskleri dengeleyen unsurlar arasında yer alıyor.

Kalıcı Yatırımcı İçin Kalıcı Reform Şart

Yabancı yatırımcının Borsa İstanbul’a yönelmesi, sadece döviz girişini değil, aynı zamanda Türkiye ekonomisine duyulan güvenin tazelendiğini işaret ediyor. Ancak bu ilginin sürdürülebilir olması için sadece para politikaları değil, hukuk devleti, kurumsal yönetim ve şeffaflık gibi yapısal reformlarda da ilerleme sağlanması gerekiyor.

Bu fırsat penceresi, doğru kullanılırsa Türkiye’nin uluslararası yatırım arenasında kalıcı yer edinmesine katkı sunabilir. Aksi takdirde, kısa vadeli bu sermaye hareketi, tekrar yönünü başka pazarlara çevirebilir.