Türkiye piyasalarında uzun süredir beklenen dönüş sinyalleri nihayet daha somut şekilde ortaya çıkmaya başladı. Özellikle yabancı yatırımcıların hisse senedi ve tahvil piyasasına yönelik artan ilgisi, sermaye piyasalarındaki algının olumluya döndüğünü gösteriyor. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) açıkladığı verilere göre, 13 Haziran haftasında yabancı yatırımcılar net 474,9 milyon dolarlık hisse senedi alımı yaptı. Bu veriyle birlikte yabancı yatırımcılar üst üste 9 haftadır hisse alımı gerçekleştirerek dikkat çekici bir ivme yakalamış durumda.
Aynı dönemde devlet iç borçlanma senetleri (DİBS) tarafında da güçlü alımlar görüldü. Kesin alım yoluyla 579,6 milyon dolarlık tahvil alımı yapılırken, teminat amaçlı alımlar 741,5 milyon doları buldu. Bu kapsamda yabancı yatırımcının yalnızca hisse piyasasına değil, tahvil piyasasına da yoğun biçimde geri döndüğü açıkça görülüyor. Özellikle DİBS tarafındaki farklı enstrümanlara dağılmış yatırım davranışı, yatırımcıların Türkiye riskini daha geniş bir portföy içinde değerlendirdiğini ve orta-uzun vadeli pozisyonlar almaya başladığını gösteriyor.
Bu gelişmelerin arka planında, Türkiye’nin ekonomi yönetiminde uyguladığı sıkı para politikaları ve kurumsal istikrar beklentisinin etkili olduğu söylenebilir. Yüksek faiz ortamı, enflasyonla mücadele kararlılığı ve makro ihtiyati politikaların yeniden yapılandırılması, yabancı yatırımcı için cazip bir zemin oluşturuyor. Özellikle portföy yatırımcısı, ülkeye olan güvenin yeniden inşa edildiğini gördükçe daha cesur hamlelerde bulunuyor.
Yabancı yatırımcıların Türkiye’deki hisse senedi stoku 28,4 milyar dolara ulaşırken, DİBS (kesin alım) stoku da 10,8 milyar dolar seviyesine çıkmış durumda. Bu rakamlar, yalnızca haftalık alımlarla sınırlı bir eğilim olmadığını, portföy büyüklüklerinin de yeniden genişlemeye başladığını gösteriyor. Dahası, genel yönetim dışı sektörlere ait menkul kıymet alımlarının da 167,2 milyon dolar seviyesinde gerçekleşmesi, reel sektörle ilgili uzun vadeli beklentilerin de pozitif olduğunu düşündürüyor.
Bu eğilimin devam edip etmeyeceği büyük ölçüde Türkiye’nin makroekonomik istikrarı sürdürebilme kabiliyetine bağlı. Ancak mevcut tablo, özellikle borsa tarafında yabancı ilgisinin kalıcı hale gelebileceğini ve Borsa İstanbul’da hem fiyat hem de likidite açısından yeni bir dönemin başlangıcı olabileceğini işaret ediyor. Yatırımcı güveninin yeniden inşa edilmesi, sadece sermaye girişiyle değil, aynı zamanda risk primlerinin düşmesiyle de sonuçlanarak ülke ekonomisine çok yönlü katkı sağlayacaktır. Bu bağlamda, son veriler Türkiye piyasaları adına son derece umut verici bir döneme işaret ediyor.










